Bağdat gibi satacaklardı (!)

A -
A +
Suriye'nin Resulayn ilçesine sınır komşusu olan Ceylanpınar Belediye Başkanı Menderes Atilla "O gece (15 Temmuz gecesi) PYD’nin silahlı kolu YPG’ye ait ağır silahlar taşıyan ve içlerinde zıhlı araçlar da olan çok sayıda araç sınırımıza dönük bir şekilde bekliyordu. Bu bilgiyi içerideki kaynaklarımdan edindim, araçlar farları ve kontakları kapalı şekilde beklemiş" diye bir açıklamada bulunmuştu.
YPG’ye ait ağır silahlar taşıyan ve içlerinde zıhlı araçlar da olan çok sayıda araç sınırımıza dönük bir şekilde neyi bekliyordu?
Belli ki yakın tarihteki bir tecrübelerinden ilham almışlardı.
Tarih 20 Mart 2003. Bağdat’ın bombalanması ile başlayan ABD’nin önderliğindeki çok uluslu kuvvetlerin Irak’ı işgal harekâtı, başlangıcında müthiş bir dirençle karşılaşmasına rağmen 9 Nisan 2003 günü öğleden sonra ABD tanklarının aynen resmigeçit yapar gibi hiçbir direnişle karşılaşmadan Bağdat’ın merkezine  girmesi ile bitti. 
Savaş başladığında kimsenin ABD’nin Irak ordusunu yeneceğinden kuşkusu yoktu ama strateji uzmanları asıl savaşın Bağdat ve çevresinde olacağını dile getiriyorlardı.
Hâlbuki beklenenin aksine Bağdat ve çevresi Saddam'ın askerleri tarafından hiçbir direnç gösterilmeden Amerikan askerlerine teslim ediliverdi.
Niçin böyle olmuştu?
Irak’ı teslim eden Saddam’ın çok güvendiği KESNİZANİ tarikatının üyesi olan generalleri idi.
Kürtçede “Kimse bilmiyor” anlamına gelen KESNİZANİ tarikatı ile ilgili olarak “Evanjelizm” kitabında Doç. Dr. Ramazan Kurdoğlu “MOSSAD ve CIA tarafından Saddam’ı içten yıkmak için organize olmuş örgüt” diyor. 
KESNİZANİ fedailerinin Saddam’ın en yakınında durduğunu ifade eden Kurdoğlu “Aslında hedef Irak Ordusuydu. Tarikatın müritleri Saddam’ın en yakınında olanlardı. Öncelikle generaller ve subaylar, El Muhaberat’ın sivil ve asker elemanları da tarikatın müritleri hâline geldi. Hatta Saddam’ın karısı Sacide Hayrullah, Saddam’ın kardeşleri Vatban ve Barzan ile oğul Uday bile müritler arasındaydı.
Saddam’ın her hareketi, her adımı an be an Şeyhin Oğlu Nehru’ya sonra da MOSSAD ve CIA istasyonlarına doğru uçuyordu.
Zikirden ziyade siyaset meraklısı örgüt başı Muhammed Abdülkerim Kesnizani ise müritlerine Kur’an eğitimi yerine adını zikretmeden Kabala öğretilerini anlatıyordu.
Irak Devleti’nin mekanizması içinde yer alanlar, medya mensupları uhrevi yollardan ikna edilmezlerse MOSSAD’ın cömertçe aktardığı dolarlarla ikna ediliyor, mürit yapılıyorlardı.
Sonunda CIA ve MOSSAD Kesnizani tarikatını kullanarak Güneyde Şiileri, Kuzeyde ise Türkmenlerin büyük çoğunluğu hariç sivil Arapları, Kürtleri devşirmiş, psikolojik harbin kurbanı yapmışlardı...
Böylece Bağdat ve çevresinde ABD ve ortaklarının büyük kayıplar vermesine yol açacak şiddetli savaşlar olmasını bekleyen strateji uzmanları hayretler içinde ABD tanklarının aynen resmigeçit yapar gibi hiçbir direnişle karşılaşmadan Bağdat’ın merkezine  girmesini izlediler. KESNİZANİ emrindeki generaller vatanlarının bağımsızlığı için savaşmak yerine Bağdat’ın anahtarlarını işgalcilere teslim ettiler.
Irak’a içerideki ihanetle girme tecrübesi ağzına tat veren işgalciler bu defa aynı senaryoyu FETÖ üzerinden Türkiye için kurguladılar.
Darbe girişiminden üç gün sonra 18 Temmuz'da sınırda yakalanan Suruç nüfusuna kayıtlı bir terörist de ifadesinde 15 Temmuz gecesi hazırlık yapıldığını (ve darbenin başarılı olması durumunda) Türkiye'ye girileceğini, sadece polis ve sivillere ateş açabilecekleri, askerlere ise ateş açılmaması yönünde talimat aldıklarını söylüyor."
Resmigeçit yapar gibi hiçbir direnişle karşılaşmadan Bağdat’ın kalbine girdikleri gibi içeriden açılan kapılardan Türkiye’ye gireceklerini zannedenler duvara tosladı.
Bu onlar için yolun sonu, bizim için ise başlangıcıdır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.