Kendini arayan gençlik

A -
A +

 
Seyyid Ahmet Arvasi’nin “Kendini arayan insan” kitabı ile üniversitedeki öğrencilik yıllarımızda tanıştık. Kitap öğrenciler arasında olağanüstü ilgi görmüş ve bir akım başlatmıştı. Kendisinin Balıkesir’de öğretmenlik yaptığını öğrenince fikir ve düşüncenin yerlerde süründüğü bir zamanda kış kıyamet aldırmadan gençlere uzanan bu eli öpmek için Balıkesir’e uzandım. Ne gariptir ki kısa bir süre önce Bursa’ya tayinle gitmiş; durmadım Bursa’ya geçip ilk defa geldiğim bu şehirde sora soruştura Çekirge’deki iki katlı ahşap evini ve kendisini buldum. Buğday benizli, uzun boylu bu ahlak ve fikir zengini insan ileriki yıllarda yaşanacak büyük fikri fırtınalarda sığınılacak bir limandı.
Bunu şunun için paylaşıyorum; eğer bir işe imza atmak istiyorsanız hayallerinizi üzerine kurduğunuz kişilere bir bakın. O hayallere ulaşmanızın tek yolu sizi o seviyeye itecek ve standardınızı yükseltecek insanlarla beraber olmaktır. İlişkilerimize bakıp kendimize sormalıyız. Bu ilişki bana ne katıyor. Zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak olgunlaşıyor muyum, benim sınırlarımı zorlayabiliyor mu, kendi itibarımı yükseltebiliyor muyum? 
Kendi büyüklüğünüzü geliştirmenin bir parçası da siz koşarken sizin önünüzde koşan ve sizin daha hızlı koşmak istemenizi sağlayacak birileri ile beraber olmaktır. Sizin sınırlarınızı zorlar ve sonraki seviyeye yetişmenizi sağlarlar.
Seminerlerimde gençlere hep bunu paylaşıyorum ama her defasında üzerimden silindir geçiyor.
Önceki gün bir seminerde genç dinleyicilere sordum:
“Hayallerinize ulaşmanız mümkün ama siz bu yolda ilerlerken bu işe sokmaya çalıştığınız insanlar yani 'rol modelleriniz' konusunda seçici olmalısınız. Bana örnek aldığınız bir kahraman söyleyin, o sizin ayak izlerine basıp takip edeceğiniz, mutlu ve başarılı bir gelecek inşa etmenizde 'rol modeliniz' olsun...”
Şaşkın bakışlar arasında bir el kalktı ve “Gandalf” dedi.  
Gençlik esen materyalist rüzgârların önünde oradan oraya sürükleniyor. Her türlü araç kullanılarak her şeyin içi boşaltılıp, dini kutsallardan boşalan ruhlar din dışı kutsallıklarla besleniyor.
J.R.R Tolkien’in fantastik filmi “Yüzüklerin Efendisi” filmindeki en önemli karakter, Gandalf adlı büyük bir pelerin, sivri uçlu şapka giymiş elinde bir asa taşıyan sakallı yaşlı büyücüdür. Gölge yele adlı atıyla Büyücü Gandalf kötülerle savaşta iyilere yardım etmektedir.
Ne büyük talihsizlik, gaflet ve kederdir ki insanların doğruyu öğrenip yapmaları için onlara rehberlik eden Ubeydullah-i Ahrar (Semerkand 1403-1490) gibi İslam âlimlerini tanıyamadan, Gandalf gibi hayali büyücüleri tanımak!
Mevlâna Safi’nin kaleme aldığı “Reşehat” kitabında diyor ki; “Ubeydullah-i Ahrar hazretleri atını hazırlatıp süratle Semerkand’dan çıktı. Talebelerinden bir kısmı da onu takip ettiler. Daha sonra geri döndüğünde nereye ve niçin gittiğini sordular.
“Türk Sultanı, Muhammed Fatih Han İstanbul’u Fetih için kâfirlerle muharebe ediyordu. Ona yardım etmeye gittim” buyurdu.
Önce genç beyinleri sonra hayatları tarumar oluyor. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, fuhuş ve şiddet zincirini koparmış. Kendi çocuklarımız ellerimizden kayıp gidiyor “büyüttüm besledim yel aldı gitti…” diye şikâyet edenler kendi çocukları için arabalarının modeli kadar endişe taşımıyor. Ne zamanlarından ne paralarından çocuklarının geleceği için bir pay ayırmıyorlar.
Eğitimcilerin gençlerle paylaşmak istediği tecrübelerin asıl muhatabının anne, babalar ve büyükler olduğuna inanıyorum çünkü balık baştan kokar.
Toprakların işgalinden endişe duyanlar çocuklarının zihinlerinin işgali karşısında suskun duruyorlar. Bu ihmalkârlık bu vurdumduymazlık bu adam sendecilik bu dövize endeksli hayatların düşünce ve ruh dünyamıza verdiği tahribat, sömürgeci saldırganlardan çok daha ileridedir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.