Bir hürriyet sevdalısı Mahatma Gandhi

A -
A +

Gandhi, sıradan bir çocuktur. O da akranları gibi sigara içer, ufak tefek hırsızlıklar yapar, 13 yaşında evlendirilmesine rağmen batakhanelere girer çıkar. Zekâsı vasattır, bazı dersleri anlayamaz ama kopya çekmeyi de başaramaz. Delikanlılık yıllarında gizli gizli et yer, zira o Hindu rahipleri gibi değil, İngiliz askerleri gibi olmaya bakar. Nitekim bir burs uydurup İngiltere'ye gider ve Londra'da hukuk tahsili yapar. Evet avukat olur ama kabuğunu kıramaz. Rüşvet veremez, komisyon dağıtamaz, yalan konuşamaz. Haliyle yerinde sayar, doğru dürüst iş yapamaz. İşte cepten yediği günlerden birinde uluslararası bir firmanın avukat aradığını duyar. Tereddüt etmeden Güney Afrika'ya koşar. Hintliler kendi memleketlerinde de tutsaktırlar ama Afrika'da gördüklerine dayanamaz. Belki buna kendi de şaşar ama o ufak tefek adam "beyaz dev"e kafa tutar. Talimatların aksine duruşmalarda sarık takar, beyazlara tahsis edilen kompartımanlarda yolculuk yapar. Kesinlikle yasak olmasına rağmen lüks restaurantlara oturur, yıldızlı otellerden oda istemeye kalkar. Defalarca kovulur, dövülür, arabadan indirilir ama geri adım atmaz. Uğradığı her haksızlığın ardından ilgili mercilere uzun mektuplar yazar, dava üstüne dava açar. Patronu Abdullah sıcakkanlı bir Araptır ve ona (başına iş alma riskine rağmen) sahip çıkar. Başlangıçta belki kuru bir inattır ama Gandhi'nin mücadelesi gitgide şekillenmeye başlar. Zira ezilmiş insanlar etrafında toplanır, ondan medet umarlar. Gandhi, sıkılgandır, hitabet özürlüdür ama çok doludur. İki kelimeyi yanyana getiremeyen çelimsiz genç onbinleri yönlendirmeye başlar. İlk işi Demiryolu İdaresi'ni ablukaya almak olur. Beyazların dışındakilere davar vagonlarını reva gören işletmeye davalar açar. Cemiyetçi Gandhi Gandhi, Hintlilerin ayak bastı parası vermemeleri, toprak satın alabilmeleri ve ticaret yapabilmeleri için çalmadık kapı bırakmaz ama netice de alamaz. Nihayetinde o da bir esmerdir ve hava karardıktan sonra sokağa bile çıkamaz. Düşünebiliyor musunuz yaya kaldırımları sadece beyazlara mahsustur ve polis kaldırımdan yürüyen karakafalıları coplayıp içeri tıkar. Bunu Gandhi'ye de yaparlar ama o inatla kaldırımları arşınlar. Hasılı Gandhi "şiddete başvurmaksızın" koca Güney Afrika hükümetine savaş açar. Birçok defâ tevkif edilir, işkenceye mâruz kalır ama yılmaz. Evet, zaman zaman kendisine tebessüm eden beyazlarla da karşılaşır. Gelgelelim bu adamlar ufacık tebessümün bile bedelini tahsile kalkar, din değiştirmesi için zorlamaya başlarlar. Artık o kendine her sırıtan beyaza misyoner gözüyle bakar. Gandhi'nin babası da bir Hıristiyandır, bu yüzden misyonerleri iyi tanır. Ona göre Hazreti İsa da bizim gibi insandır ve Allah'ın oğlu, kızı olamaz. Lâkin pek çok Hintli misyonerlere kanar ki Gandhi bunlara çok kızar. O yıllarda Afrika'daki okulların tamamı kilisenin elindedir. Gandhi gençleri "birer esaret kalesi" olan okullardan soğutur, "gidin taş kırın, daha iyi" demekten kaçınmaz. O, tam bir cemiyetçidir. Bıkmadan imza toplar, usanmadan dilekçe yazar. Broşür bastırır, makbuz keser, defter tutar. Dövülenleri doktora götürür, rapor çıkarıp dava açar. Hele bunlardan birinde tazminat koparınca işin şekli değişir. Artık ortada net bir emsal vardır ve bu hakkı sonuna kadar kullanırlar. Gandhi toplantılarda herkese söz hakkı verir ve bükük boyunlu Hintlilere dik durmasını öğretir. Artık onlar da yüksek sesle konuşmalı, fikirlerini korkmadan haykırmalıdırlar. Sivil itaatsizlik O yıllarda İngilizler şeker kamışı ziraatinde Hintlileri çalıştırırlar. Gelgelelim verdikleri ücreti "vergi" olarak geri alırlar. Gandhi Hintlileri ticaret ve inşaata yöneltir ve bu işten büyük paralar kazanırlar. Masaya güçlü oturur ve Güney Afrika hükûmetinden Hind toplumunun haklarını arttıran bir anlaşma koparmayı başarırlar. Bu zafer onun hayatına yön verir, benzeri hakları elde etmek için Hindistan'a koşar. Gandhi, Kalküta'dan Bombay'a giderken Ahmedâbâd'da treni kaçırır ama bakın şu işe ki bu vesileyle "The Pioneer" gazetesinin sahibi ile tanışır ve yazarlığa başlar. Güney Afrika'dan edindiği tecrübelerle Hind halkına "kendini yönetme" fikri aşılar. Kapağı yeşil olduğu için adı "yeşil"e çıkan broşürle sömürü çarklarına çomak sokar. Bunları postayla dağıtacak kadar parası olmadığı için çocukları kullanır. Pek onlar para istemezler mi? Hayır, onlar Gandhi'nin kolleksiyonundaki cicili bicili pullara tav olurlar. Gandhi o günlerde Güney Afrika'dan yine davet alır. Zira parlamento açılır açılmaz Zencilerle Hintillerin hakları oylanacaktır. Sahipsiz esmerlerin onun gibi bir avukata çok ihtiyaçları vardır. Ghandi dakika durmaz, zira burada elde edilecek haklar tüm ezilenler için emsal olabilir. Hoş İngilizler de işin farkındadırlar. Gandhi'nin Durban'a girmemesi için ellerinden geleni yapar, onu tam 23 gün karantinada tutarlar. Hatta açık açık dönmesini teklif eder, pazarlık yapmaya kalkışırlar. Gandhi bütün engelleri aşar ama şehre girerken ırkçı beyazların saldırısına uğrar. Hırpalayanlar evlerine gider, hırpalanan karakolda sabahlar. Bütün bunlar umurunda değildir ama hükümet alel acele çıkardığı bir kararla Hintlilerin ticaretini daraltır, sayılarına tahdit koyar. Bu iş Gandhi'nin canını çok sıkar, şimdi daha şuurlu örgütlenmek ve daha fazla çalışmak zorundadırlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.