Lambalı hemşire Florance Nightingale

A -
A +

Florans değişik bir çocuktur, diğer kızlar gibi ip atlayıp, seksek oynamaz. Erkek çocuklarıyla itişir kakışır, onlara kumanda etmeye kalkar. Belki ailesinin gücünden olacak, kaprisi ve inadıyla can sıkar. Muhatabına kalburüstü olduğunu hissettirmeden duramaz. Takdir edersiniz ki erkekler böylesi kızlardan uzak dururlar. Dalkavukları onu o kadar pohpohlar ki çocukcağızın dengesi bozulur, bir süre sonra yerkürenin etrafında döndüğünü sanmaya başlar. Bırakın hastalar ve yaşlılar için yaşamayı yakın arkadaşlarını bile kırar. Akranları birer ikişer evlenip yuvalarını kurarlarken onu dansa bile kaldıran olmaz. Halbuki hanım kızımız ilgi çekmekten hoşlanır, nitekim kulağına sesler geldiğini ve "Allah tarafından insanlara hizmetle vazifelendirildiğini" iddia etmeye başlar. Bir hastanede çalışmaya kalkar ama babası "işin mi yok" deyince yerine oturur, küser, kendince protestolar yapar. Zira "o günlerde" hastabakıcılık hayata küsmüş, alkolik kadınların işidir, koskoca Derbshire leydisi lâzımlık taşıyacak değildir ya. Florans kolay kolay teslim olmaz, üstüne vazife gibi parlamentoya gelen bütün sağlık raporlarını okur, notlar tutmaya başlar. Yeni bir çıkış için sürekli fırsat kollar. Lord amcaları kızın hevesini kursağında koymaz, onu "Hasta Kadınları Himaye Kurumu"na idareci yaparlar. Evet, iyi kötü eylenir ama bu sadece kâğıt üstünde görünen göstermelik bir örgütten ibarettir. Yaşıtları üçüncü dördüncü çocuklarını doğurmuş, oğullarını hangi koleje yollayacaklarını tartışırlarken Florans şu âlemde bir iz bırakamamanın ezikliğini yaşar. İşin kötüsü etrafı her geçen gün biraz daha boşalmaktadır. kol kola! İngiltere'de böylesi huzursuz bayanlar sadece misyonerlerin işine yarar, eh Florance de yüklü bağışlar yaptığına göre teşkilata takılmasında mahzur bulunmaz. Ona, Kırım Harbinde yaralanan İngilizler için bir "merhamet meleği"ne (angel of mercy) ihtiyaçları olduğunu söyler, bir askere son nefesinde haç öptürmenin ne kadar büyük sevap (!) olduğunu anlatırlar. Florance erkeklerin kan, kılıç ve barutla verdikleri mücadeleye haç, sargı bezi ve tentürdiyotla katılma gibi "kutsal" bir gayretle bayrak açar. Baştan savılmış, yalnız yaşamış, itilmiş, kakılmış 14 kadını da (bunlar en temel tıp bilgilerinden bile mahrumdurlar) peşine takar. Ancak işi kuralına göre oynar, önce gider "Harbiye Nazırını" ziyaret eder, ardından "ulusal basının güzide mensupları için" bir bilgilendirme toplantısı yapar. Kilise yanlarına 24 tane de rahibe katar ve yola çıkarlar. Kendisiyle sürekli yazışan muhabirlere bakılırsa adını aleme duyaracaktır. Bulaşma dolaş... Soğuk ve yağmurlu bir sonbahar akşamı İstanbul'a ulaşırlar. (1854) Ancak İngiliz Hastanesinin (Selimiye Kışlası dahilindedir) karanlık ve kasvetli koridorlarında sükut-ı hayale uğrarlar. Bina kirli, bakımsız ve havasızdır. Çarşaflar perişandır, battaniyeler çadır bezini andırır. Bırakın sabunu, havluyu, çatal bıçak bile bulunmaz. Bira şişelerine basmamak için dikkatli olmak zorundadır ve koridorlar leş gibi idrar kokar, Florans, derhal Harbiye Nazırına bir mektup yazar. Bu mektup basının eline nasıl geçer (!) bilemiyoruz ama İngiltere ayağa kalkar. Hastaneye enva-i çeşit malzeme yağar. Başhekim ve personel koca nazırla "fütursuzca" yazışan kadınla takışmamaya bakar, ayaklarını denk alırlar. Florans boşluğu iyi değerlendirir, kışlanın kulelerinden birine postu atar. Tıbbi eğitim almamasına rağmen doktorlara akıl satar, mutfağı, hamamı, koğuşları kafasına göre tanzime kalkar. Ancak sterilizasyondan haberi olmadığı için hekimleri zora sokar. Bu arada yüzlerce İngiliz askeri koleradan gider, hastaneye sağlam giren hasta çıkar. Hasılı İngiliz ordusuna Rusların yapamadığını Florans yapar. Onu ikna etmek deveye hendek atlatmaktan zordur ve böyle bir riski kimse üstüne almaz. Florans ile yaşıt olan Pasteur mikroplar üzerinde hassas çalışmalar yaparken o gencecik hekimlerin ayağını kaydırır, sadece diktatörlüğünün sınırlarını genişletmeye bakar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.