Ölü gibi yaşayan sultan Ömer bin Abdülazîz

A -
A +

Ömer bin Abdülazîz ölü gibi yaşar ve sevdiklerine hep ölümü anlatırlar. Vefatından üç beş gün önce hutbeye çıkar "Ey cemaat" buyururlar, "şunu iyi bilin ki lüzumsuz yaratılmadık ve yaptığımız işlerden hesaba çekileceğiz. Gelmiş ve gelecek bütün insanlar mahşer meydanında toplanacak, adâlet terâzileri kurulacak. O mahkemenin tek hâkimi, azamet ve kibriyâ sâhibi yüce Allah olacak. İnsanlar kardeşinden, evlâdından ve hanımından kaçacak, çocuklar bile ihtiyarlayacak. Cenâb-ı Hak celâliyle tecellî edince, kimsede kuvvet ve tahammül kalmayacak. O azamet, peygamberleri ve melekleri dahi titretecek. Ama Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Biliniz ki; Allah'tan korkanlar hesap gününde emniyet içinde olacaklar. Görüyorsunuz, gelenler durmuyor, gidenler dönmüyor. Mevtaları kara toprak altında yataksız, yastıksız bir tenhaya bırakıyoruz. Onlar ölüm acısını duydular, gaflet uykusundan uyandılar. Şimdi incir çekirdeği kadar hayırdan medet umuyorlar. İnanın, Allahü teâlânın rahmet ve mağfiretine en muhtaç olanınız benim. N'olur bu garibi dualarınızdan unutmayın... " İşte tam burada sesleri titrer, hıçkırmaya başlarlar. Niye güçlendireyim? Ömer bin Abdülazîz çelimsizdir ve zayıftır, ancak yüzünde mânâlı bir derinlik vardır. Genç yaşta ağaran sakalı yüzünü hâle gibi kuşatır ve ona çok yakışır. Evet, onun devri huzuruyla tanınır, ancak huzur birilerine batar. Dumanlı havayı seven fitneciler bir araya gelip suikast planı yaparlar. Halifenin hizmetçisini kandırır, önüne bin altın koyarlar. Cahil adam eline tutuşturulan zehiri mübâreğin yemeğine katar. Ömer bin Abdülazîz bir lokma almıştır ki zehirlendiğini anlar. Derhal kölesini çağırıp sorar: "Benim sana bir fenâlığım dokunmadı, bu ihâneti neden yaptın?" -Yâ Emir-el-müminîn! Bana bin altın verdiler. -Nerede o altınlar? -Evimde sakladım. -Hemen getir o altınları beytülmâla bırak. -Beni öldürtecek misiniz? -Öyle bir şey aklıma bile gelmedi... Altınlar hazineye girer, köleyi affederler ama benzeri zor bulunacak halife gitti gider. Alnına terler yürür, rengi küle döner. Gücü kuvveti kesilip takatsız kaldığında eşi dostu yanında biter, "beytülmâldan âilene bir şeyler vasiyet et, sıkıntıya düşmesinler" diye akıl verirler. Adil halife "çocuklarım sâlih olurlarsa, A'raf sûresinin 196'ncı âyet-i kerîmesi onlara yeter" der, "yok kötü olurlarsa, ben onları niye güçlendireyim ki?" Tek gömlekli sultan Ömer bin Abdülazîz eskiden de nazik bir insandır kimseyi kırmaz. Ancak halife olunca insanlara ayrı bir değer vermeye başlar, yalınayaklı veledleri bile muhatap alır, herkesin gönlünü yapmaya bakar. İki buçuk yıl sürmeyen hilâfetinin sonunda yirmi beş yıl zekât verilecek kimse bulunamaz. Lâkin onun ikinci bir gömleği bile olmaz. Gece yarılarına kadar çalışır, sabahlara kadar uyumaz, varını yoğunu tebaasına harcar. Durmadan ağlar, eşine dostuna 'bu milletin beyazına siyahına halîfe oldum. Allahü teâlâ fukaranın gurabanın hesâbını benden soracak' diye dert yanar. Onun vefatından sonra vazifeye başlayan Halîfe Zeyd ibni Melik, Fâtıma binti Abdülmelik'e beytülmâla bıraktığı mücevherleri iâde etmek ister. Fâtıma; "Vallahi kabûl etmem" der, "ben Ömer'e sağlığında itâat ettim, vefâtından sonra isyân edemem!" Cenâzesi Humus yakınlarına (Deyr es-Sim'an) defnedilir. Nice sultanın adı esamisi kalmaz ama onun ziyaretçisi hiç eksik olmaz. Süt meselesi Mâlum, yükü omuzlayınca Hazret-i Ömer'in de (radıyallahu anh) uykuları kaçar, gece yarısı çıkıp sokakları arşınlar. İşte Medîne'de kol gezdiği bir gece kulağına bir ses gelir: "Şu suyu süte katsana!" -Ama anne Emîr-ül-Müminîn süte su katmayı yasak etmedi mi?" -Amaaan boşveer. Ömer nerden görecek? -Allahü teâlâ görüyor anne! O her şeyi biliyor. Hazret-i Ömer bu sesin sahibini merak eder, araştırır soruşturur, karşısına hanım hanımcık ve çok ihlaslı bir kızcağız çıkar. Bir gün ansızın kapılarını çalar ve onu oğlu Âsım'a nikahlar. İşte bu kızcağız üç gündür anlatmaya çalıştığımız Ömer bin Abdülaziz'in ninesidir. Farkında mısınız bilmem, mesele geliyor dolaşıyor sütte düğümleniyor. Sütü temizlerle, sütü bozuklar arasında bir mücadeledir sürüp gidiyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.