Emeklilikte kademe bekleyenlerin "kohort" adaletsizliği!

A -
A +

Ülkemizin sosyal güvenlik sistemi, primli sisteme dayalı, çalışanların statülerine göre çoklu teşkilat esas alınarak tesis edilmiştir. 2006 yılında bu çoklu yapı SGK adı altında tekli bir teşkilata dönüştürülmüştür. Sistem başlangıçta bilimsel objektif sağlam temellere göre kurgulanmıştır. Hatta 2. Dünya Savaşı sonrasında faaliyete geçirilen İşçi Sigortaları İdaresi (SSK) için Milletlerarası Çalışma Teşkilatından uzmanlar getirilerek sistem tüm yönleriyle gözden geçirilmiştir. 1950’li yıllarda işçiler (SSK’lılar) için emeklilik yaş şartı 60, Bağ-Kur’lular için başlangıçta cinsiyete göre 55-60 ve memurlar için genel olarak 55 olarak kurgulanmıştı. Bu dönemde SSK ile diğer kurumlar hep gelir fazlası vermiştir. Keza emeklilik şartları kohort bazında adil ve sürdürülebilir bir şekilde belirlenmiştir.

 

 

SİSTEMİN TEMELİNİ DİNAMİTLEYENLER

 

 

Sosyal güvenlik sistemlerinin sürdürülebilmesi için müdahale ve önlem zaruriyetinin vuku bulması hâlinde bunun en az çeyrek asrı öngören geniş kapsamlı projeksiyonlara dayanması lazım gelmektedir.

 

Bu bağlamda başta mevcut ve gelecekteki nüfus, istihdam, sağlık ile aktif-pasif sigortalıların durumu matematiksel analizlere dayalı planlamaları zorunlu kılmaktadır.

 

Sosyal güvenlik sistemimizin tarihsel gelişimine bakıldığında gelecek nesilleri hiçe sayarak akla ve bilime dayanmayan sırf seçim kazanmak için sistemi her daim dinamitleyen liderlerin başında Süleyman Demirel öne çıkmaktadır.

 

İlk defa 1969 yılında Demirel döneminde yapılan değişiklikle yaş şartı tamamen ortadan kaldırılarak sistemin dengesi altüst olmuştur.

 

İlerleyen dönemlerde Turgut Özal sistemi düzeltmeye çalışırken yine Demirel tarafından “süper emeklilik” ve benzeri popülist düzenlemelerle tekrar yaş şartı kaldırılarak emeklilik şartlarında oynamayı sürdürmüştür. Özellikle 1990’lı yıllara gelindiğinde sosyal güvenlik sistemi politikacıların âdeta seçim kazanma oyuncağı hâline gelmiştir. Popülist politikalarla yaş şartı indirilerek ya da tamamen ortadan kaldırılarak veya “süper emeklilik” gibi... vaat ve uygulamalarla tıkır tıkır işleyen sistem âdeta dinamitlenmiştir! Bu oynamalar yetmemiş toplanan primler de politik amaçlarla rasyonel ve rantabl olmayan alanlara yatırılarak buharlaştırılmıştır. 

 

 

EYT VE KADEME

 

 

IMF diretmesiyle 1999 yılında Marmara depremi esnasında üçlü koalisyon yönetimi tarafından sistemin düzeltilmesi gayesiyle yürürlüğe konan 4447 Sayılı Kanun ile sonradan getirilen “Yaş” engeli ile hemen hemen her aileyi ilgilendiren milyonlarca EYT mağduriyeti ortaya çıkmıştır. Zira bu yasa çıkarılırken emekçilerin, emekçi kuruluşlarının ve kamuoyunun desteği ve görüşüne başvurulmadan emrivaki bir şekilde geriye dönük işletilerek yürürlüğe konmuştur. Hâl böyle olunca müktesep hakları elinden alındığı noktasından hareketle EYT mağdurları 23 yılı aşkın süren hak arama mücadelesine girişmişlerdir. Netice itibarıyla genel seçimlerin hemen öncesinde hükûmet özellikle muhalefetin bastırmasıyla mevcut ve gelecekteki nüfus, istihdam, sağlık ile aktif-pasif sigortalıların durumu analiz edilmeden aniden 2023/Mart ayında yüzeysel bir düzenlemeyle çözüm getirmeye çalışmıştır. Ancak bu çözüm vadedilen Kısmi/5000 gün EYT’lilerin sorununu çözmediği gibi emekli olan çok sayıda EYT’li arasında da memnuniyetsizlik oluşturmuştur. Zira bazı EYT’liler 1 gün bile beklemeden 38/43 yaşında emekli olurken bazı EYT’liler de 10-15 yıl bekledikten sonra emekli olabilmiştir.

 

 

“KOHORT”IN ORTAYA ÇIKARDIĞI SORUNLAR

 

 

8 Eylül 1999 ve öncesinde bir gün bile sigorta girişi olanlar yaşa takılmadan derhâl emekli olurken bu tarihten hemen 1 gün sonra işe girişi olan aynı kuşaktaki kişiler sırf bir gün sonra işe girişleri yapıldığı için erkeklerde 17 yıl kadınlarda ise 20 yıla kadar geç olmaktadır. EYT düzenlemesi yapılırken maalesef bu durum bile görülmemiştir. Zira emeklilik yaş ve diğer şartlarının kohort bazında adil ve sürdürülebilir bir şekilde belirlenmesi sistemin sürdürülebilirliği açısından hayati ehemmiyet arz etmektedir.

 

Mevcut sistemde kohort temelli emeklilik kurgusundan yoksunluk emeklilikte kademe meselesini ortaya çıkarmıştır. Maalesef bu durumun ortaya çıkmasında EYT düzenleme sürecinin belirttiğimiz tüm faktörler ve ilgili tüm veriler, analizler ve karar alma süreçlerinin şeffaf olarak başta çalışanlar ve sosyal taraflarla tartışılmadan yürütülmesi büyük rol oynamıştır.

 

Kohort temelli emeklilik kurgusundan yoksunluk sadece sistemin sürdürülebilirliğini tehdit etmemektedir. Aynı zamanda emeklilikte oluşan büyük adaletsizliğin hem bireysel hem toplumsal bazda büyük etkileri ortaya çıkmaktadır. Kohort bazlı emeklilikte çok daha geç emeklilik daha uzun süreli prim maliyetlerine katlanma kademe bekleyenlerde psikolojik yıpranma ve stres oluşturmaktadır. Aynı kuşakta olmalarına rağmen, EYT’lilere göre daha uzun süre prim ödemiş ancak emekli olamayan bireyler, ileri yaşlarda iş bulma zorluklarıyla karşılaşarak işsizlik ve yoksulluk riskiyle karşı karşıya kalmaları riski karşısında endişe ile düzenleme beklemektedir.

 

Henüz daha ikinci yıl dönümünde bile kademe bekleyenlerin emeklilikte yaşadığı adaletsizlik hissiyatı şimdiden toplumun geniş kitlelerine yayılmış özelikle muhalefet ve medyanın odak noktası hâline gelmiştir. 4 milyonu aşan bu kitlenin önümüzdeki süreçlerde seçimler dâhil birçok toplumsal karar alma sürecinde belirleyici olacağı izahtan varestedir.

 

 

 

 

 

İsa Karakaş'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.