Ülkemizde bazı işverenler, daha çok kâr hırsıyla istihdam maliyetlerini düşürmek maksadıyla sıkça başvurdukları bir yöntemle çalışanların ücret alacaklarının bir bölümünü banka kanalıyla, bir bölümünü ise elden ödeyerek kaçırmaktadır.
Bu durum çalışanların ve devletin en önemli sorunlarından birini teşkil etmektedir. Pratikte işçi maaşlarının, fazla mesailerinin ve diğer ücret ödemelerinin bir kısmının elden ödenmesi, gizlenmesi ya da çeşitli bordro hileleriyle kamufle edilmesi şeklinde gerçekleşmektedir.
Bu sayede bazı işverenler hem daha az vergi öderken hem de SGK’dan prim kaçırmaktadır.
Devletin bu kayıplarının yanında asıl kaybedenler çalışanlar olmaktadır. Zira çalışanların eksik bordrolama ve eksik SGK’ya bildirim nedenleriyle başta emeklilik maaşları, işsizlik maaşları, rapor paraları, kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer tüm alacaklarının da eksik ödenmesi söz konusu olmaktadır.
Hâl böyle iken bu konuda çok sayıda ihtilaflar yaşanmakta ve yargıya intikal etmektedir. Konuyla ilgili Yargıtay, emsal nitelikte bir karara imza attı.
Bu yıl hükme bağlanan kararda; işçinin ücret miktarı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığına ilişkindir. Mezkûr kararda;
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu,
İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğu,
Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiğinin kabul edileceği belirtilmiştir…
Fazla çalışmanın ispatı konusunda ise iş yeri kayıtları, özellikle iş yerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığının araştırılmasının elzem olduğu vurgulanmıştır. Daha açık bir anlatımla bordroyu imzaladıktan sonra bunun yanlış ya da hileli veya zorla imzalatıldığı iddianızı ancak yazılı ve güçlü somut delilerle ispatlayabilirsiniz. Yoksa sadece şahitlerle bir yere varmanız mümkün değildir.
Bahse konu kararda aynen şu şekilde vurgulanmıştır:
“Ücret bordrosundaki ücretin, davacının gerçek ücret miktarını yansıtmadığının anlaşılması hâlinde, bordroların imzalı ve imzasız oluşuna göre bir ayrım yapılması gerekmektedir. Bu hâlde imzalı bordroda yer alan fazla çalışma saati davacıyı bağlayacağından, davacı bordrodaki süreden daha fazla süre ile çalıştığını ancak yazılı bir delil ile ispat edebilir. İmzalı bordrodaki süreden daha fazla çalıştığını yazılı delil ile ispat etmesi hâlinde, bordroda ödendiği belirtilen fazla çalışma ücreti davacının gerçek ücreti üzerinden hesaplanan alacaklardan mahsup edilir. İmzalı bordrodaki fazla çalışma süresinden daha fazla çalışma yapıldığının yazılı kayıtlar ile ispat edilememesi durumunda, bordrodaki fazla çalışma saati ile bağlı kalınarak değerlendirme yapılır.”
Bahse konu davada Yargıtay; “Dosya kapsamında bulunan ücret bordroları incelendiğinde bordrolarda ücretin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil tahakkukları ve bunun yanında ek ödeme adı altında ödemelerle, sonuç olarak davacının gerçek ücretine tamamlandığı ve bordroda ‘fazla çalışma’, ‘hafta tatili’, ‘ulusal bayram ve genel tatil’ adı altındaki tahakkukların gerçekte bu ödemeleri yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre somut olayda İlk Derece Mahkemesince bordro hilesi bulunduğu kabul edilerek davacının ücretinin tespiti yerindedir. Ancak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından hileli kabul edilen bordrolardaki süreler dikkate alınarak hesaplama yapılması yukarıda açıklanan ilke ve esaslara aykırıdır.
Bordro hilesinin söz konusu olduğu hâllerde, bordrodaki (fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti gibi) tahakkuklar aslında gerçekte bu çalışmaların karşılığı olan ücretler olmayıp işçinin temel ücretinin bir parçası olduğundan, bu tahakkuklar hiç dikkate alınmadan sonuca gidilmesi gerekmektedir” hükmüne varmıştır. Bu hükümle birlikte Yargıtay, bordro hilelerini "hileli tahakkuk" olarak görmekte ve bu belgeler işçinin aleyhine delil olarak kabul edilmemektedir.
Bordronun hileli olması durumunda; hileli bordro üzerinden; fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil tahakkukları ve bunun yanında ek ödeme adı altında yapılan diğer tüm ödemelerin hesaplanmasının yanlış olduğu belirtilmektedir. Ancak gerçek ücretin tespitinden sonra, gerçek ücret üzerinden hesaplanmasının elzem olduğu vurgulanmaktadır.
İsa Karakaş'ın önceki yazıları...