Cumhuriyet Halk Partisinde fazlasıyla dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor… Tehlikeli gelişmeler! Gerçi CHP’de parti içi muhalefet hiçbir vakit eksik olmadı. Lakin bu defakinin mahiyeti çok başka...
Cumhuriyet tarihinin en eski siyasi partisinde neler oluyor? Bu soruya öyle hemen cevap vermek kolay değil. Daha doğrusu verilecek cevap mutlaka çok eksik kalır… CHP geleneğinde, parti içi hizip çatışmaları ve iç iktidar kavgaları pek meşhurdur. Tek Parti döneminde dahi bu siyasi kavgalar hep hüküm sürmüştür. Dolayısıyla şu veya bu şekilde tasfiyeler çok olmuştur. Ancak bugünü analiz edebilmek için konuyu biraz geriye, on beş sene evveline kadar götürmek gerekir. Yani 2010 yılı Mayıs ayında patlayan kaset skandalına ve bu skandalın CHP’ye olan etkisine bakmak lazım. Hatta bunu biraz daha geriye 2009 yılına kadar götürmek daha doğru olur. Çünkü bu netameli konuda, CHP eski genel başkan yardımcılarından, kıdemli diplomat Onur Öymen’in televizyonlarda anlattığı pek önemli bir olay var. Yani daha malum kaset skandalının patlamasına bir yıldan fazla zaman varken, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton “CHP’nin başına Kemal Kılçdaroğlu getirilirse nasıl olur?” diye zemin yoklaması yapıyor!.. Kılıçdaroğlu’nun o vakitler, Bayan Clinton ile olan tanışıklığı (eskiler buna muarefe derdi…) acaba nereden geliyor? Her neyse, olan oluyor ve 2010 yılı Mayıs ayında bilinen kaset darbesiyle, Deniz Baykal CHP’nin başından alaşağı edilerek Kılıçdaroğlu onun yerine oturtuluyor.
Bu malumatı hatırlatmanın sebebi şu: Bazı şeyler zamanla hafızalarda geriye kayar. Vatandaşın hatırlamasına yardım etmek gerekir. Ki, gelişmelerin seyri hakkında altyapı bilgisi olsun böylece olaylar zincirinin halkalarını kolaylıkla birbirine bağlasın…
Çünkü önemli ülkelerin önemli siyasi partilerinin yönetimine ve politik yönlendirilmesine muhakkak içeriden ve dışarıdan müdahaleler olur!.. CHP’de bu oldu mu, olmadı mı? Bu konuda en net cevabı verebilecek olan kişilerden biri de, emekli büyükelçi Sayın Onur Öymen’dir… Özgür Özel, İngilizlere sitem ediyor, "Bize sahip çıkmıyorsunuz" diye! Kemal Kılıçdaroğlu, on üç yıl CHP’yi yönetti. Partinin delege yapısında ve siyaset çizgisi değişikliğinde önemli adımlar attı. Bu zaman zarfında her ne kadar seçim kazanma başarısını gösteremedi ise de, 2023 genel seçimlerinde bir ittifak oluşturarak cumhurbaşkanı adayı oldu ve yüzde kırk sekiz oy almayı da başardı. Fakat hemen akabinde yapılan kurultayda genel başkanlık koltuğunu kaybetti. Kime karşı kaybetti? Daha önce, “Baba-Oğul” mesabesinde birbirine yakın ve iş birliği içinde olduğu Özgür Özel karşısında kaybetti. Ama nasıl kaybetti? Kendi deyimiyle “sırtından hançerlenerek”… Hançeri tutan kaç el vardı acaba? Bu eller nasıl bir araya gelip yeni cephe kurmuştu? Bu yeni ittifakın temelinde hangi hedef ve maksatlar yatıyordu. Yani bir anda partinin en güçlü kişiliği hâline gelen Ekrem İmamoğlu faktörünün, dünü-bugünü nasıl şekillendi? Genel başkanlık koltuğuna oturan Özel, kimin sayesinde bu mertebeye paraşütle geldi? Bedeli neydi bunun? İmamoğlu’nun siyasi geleceğini inşa etmek için kurulan SİSTEM (Yoksa ekosistem mi demeli) neyin nesi idi? Beş aydan beri cezaevinde bulunan ve yüksek tahsil diploması iptal edildiği için, cumhurbaşkanı adayı olma imkânı ortadan kalkan İmamoğlu safında, canhıraş mücadele vermeye çalışan Özgür Özel hangi hesabın içinde? İmamoğlu aday olamazsa ben de olmam diyecek kadar adanmışlığın temel motivasyonu nedir sahi? Bu yüzden CHP’de epeydir fokur fokur fokurdayan kazan, yakında kapağı fırlatırsa ne olur? Gelişmeler karşısında kontrolü kaybetmiş görünen Özel, partinin girdiği istikameti nasıl değerlendiriyor ki? Dahası bu değerlendirmeyi sağlıklı biçimde yapacak morali kaldı mı? Konuşma üslubuna bakılırsa, durum iç açıcı değil.
Gerçekten Özel’in son zamanlardaki söylemleri çok kaba, nezaketsiz, saldırgan ve saygıdan yoksun bir muhteva içeriyor!.. Siyaset ve devlet adamlığı her şeyden önce kalite ve seviye meselesidir. Özel bugüne kadar kaç kişiye hakaret etti, kaç kişiyi tehdit etti? Parti genel başkanlığı ile mahalle kabadayılığını birbirine karıştırmış gibi bir hâli var. O kadar kontrolü kaybediyor ki, bu yüzden kendi ayağına ateş ediyor, haberi bile yok! Belediyede dönen rüşvet çarkı havuzuna (SİSTEM’in havuzu) yedi milyon TL ödeyerek giren itirafçı şahsı, muteber adam olarak lanse eden Özel, böylece onun CHP’li belediye yöneticileri için yaptığı bütün ihbar ve iddiaları da doğrulamış oldu. Akabinde yargı harekete geçti ve yeni bir dalga ile 45 kişiyi gözaltına aldı… İşte Özel’in meydan okuması ve sonucu. Hem de bunu AK Parti’nin kuruluş yıl dönümü olan 14 Ağustos günü yaparak, güya İktidar Partisini bitirme hamlesini gerçekleştiriyor…
İmamoğlu ve ekibi aleyhine ifade veren seksen civarında iş adamı ve görevlinin ifşaatı ortada iken, Özel hâlâ bütün yumurtaları İmamoğlu sepetine doldurmakla meşgul. Bu hâl partide yeni isyan dalgalarına yol açtı hâliyle. Sadece Aydın’da değil, bütün Ege kıyılarını saran yeni öfke dalgası kabarıyor. CHP, bu gidişle parçalanmaya uğrayabilir. Ve bu da Özgür Özel’in başkanlığı döneminde vukua gelebilir. Mevcut durum tek kelimeyle siyasi zemin kaymasını yansıtıyor...
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...