Üç çocuk da yetmeyecek amma!..

A -
A +

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayli uzun soluklu olarak âdeta tek kişilik kampanya şeklinde yürüttüğü “en az üç çocuk” telkini, bir müddettir eskisi kadar duyulmuyor… Ama ülke nüfusu gerçekten alarm veriyor!

 

 

Eski dönem projeksiyonlarda, Türkiye’nin 2010 yılında 96 milyon nüfusa kavuşacağı belirtiliyordu… Gelgelelim, 2024 yılına yani 21. Asrın ilk çeyreğini bitirme noktasına geldiğimiz bugün, nüfusumuz ancak 86 milyon olabildi. Nüfus, hele hele nitelikli, eğitimli nüfus, gelişmekte olan ve dahi gelişememiş olan ülkeler için en büyük zenginlik yani sermayedir. Başka bir ifadeyle gelişmiş ülkeler için sermaye gücü neyse, gelişmekte olan ülkeler için de nüfus odur. Büyük nüfusa (ve tabii büyük coğrafyaya) sahip olmayan ülkeler “büyük devlet” olamazlar. Nüfus yoğunluğunun, ülke coğrafyasının kaldıramayacağı bir seviyede olması da ayrı bir problemdir. Mesela Bangladeş 148 bin km’lik alana sahip, ama nüfusu 170 milyondan fazla. Dolayısıyla geleceğe dönük problemi giderek büyüyor. Zira diğer pek çok Asya ülkesi gibi, burada nüfus artışı yüksek oranda seyrediyor. Pakistan’da da doğum oranı yüksek. 880 bin km2’lik ülkede 240 milyon küsur insan yaşıyor. Bu, Hindistan’da da böyle. 3 milyon 287 bin km2’lik alana sahip Hindistan’ın nüfusu 1,417 milyar… Buna karşılık dünyanın en geniş topraklarına sahip (17 milyon küsur km2) Rusya’nın nüfusu sadece 145 milyon, yani Bangladeş kadar bile değil. Bugün devasa ülke Rusya’nın en büyük problemi, nüfus azlığı ve asıl nüfusun azalmasıdır. Kazakistan toprak olarak Türkiye’nin yaklaşık dört katı büyüklüğünde (2 milyon 725 bin km2.) Fakat nüfusu 19,6 milyon civarında. Neredeyse İstanbul kadar yani!.. Kanada 9,9 milyon km2’lik yüzölçümüyle dünyada ikinci sırada. Ama nüfusu yalnızca 39 milyon… ABD ve Çin’in toprak genişliği birbirine yakın. Sırasıyla 9,8 ve 9,6 milyon km2. Hâlen 335 milyon nüfusa sahip ABD’nin bugün için bir problemi yok sayılır. Zira doğum oranı da iyi durumda… Diğer taraftan 1,412 milyar nüfusa sahip Çin’in durumu ABD kadar avantajlı değil… Çin, bugüne kadar çocuk sayısını sınırlandırmak için sert tedbirler aldı ve fakat çok daha başka problemlerle yüz yüze geldi… Bunun üzerine tek çocuk sınırlamasını kaldırmak zorunda kaldı.

 

Yazıya nereden başladık, nereye geldik!.. Genel olarak dünya nüfusu hızlı artıyor. Bilhassa Afrika ve Asya’da böyle. Etiyopya (125 milyon) ve Mısır (112 milyon) mesela. Velakin, bazı ülkelerde nüfusun artışı değil, eksilmesi söz konusu… Avrupa, özellikle Batı Avrupa ülkeleri için, nüfus azalması ciddi bir problem. O kadar ki, yapılan projeksiyonlara göre, Batı Avrupa ülkelerinin nüfusu 2050 yılına kadar eksi trendde olacak… Nüfus artışı için getirilen bütün teşviklere rağmen bu değişmiyor! Polonya (37 milyon) bir kenarda tutulursa, bütün Avrupa kıtası için nüfus problemi var. Mesela Almanya’nın bugün 83-84 milyon civarında olan nüfusu, göç almadığı takdirde, 2050 yılında 53 milyona inecek… O yüzden Suriyeli mültecileri titizlikle seçerek, önemli sayıda kişiyi ülkesine kabul etti...

 

Gelelim bizim memlekete… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun soluklu olarak neredeyse tek başına yürüttüğü bir kampanya, şu sıralarda pek de gündemde değil. Katıldığı her nikâh merasiminde, evlenen çiftlere “EN AZ ÜÇ ÇOCUK” tavsiye ve telkininde bulunan Sayın Erdoğan, bu gayret ve titizliği sebebiyle, bazıları tarafından ucuz eleştirilere maruz kalıyordu. Oysa Sayın Cumhurbaşkanı aslında ülkenin çok kritik bir meselesinde yüksek bir hassasiyet gösteriyordu…

 

Geçen gün "ulusa sesleniş" konuşmasında, Türkiye’nin nüfus meselesine temas etti ve bu konuda ne denli bir tehlike ile yüz yüze geldiğimizi bir kere daha hatırlattı. Şöyle ki, 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık oranı, 2023 yılı itibarıyla 1,51’e gerilemiş durumda! Yani nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin de çok daha altına inmiş. Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle, şu felakete bakar mısınız?! Eskiden beri Türkiye hep genç nüfusu ile övünürdü. Ama artık o lüksümüz yok. Nüfus hızla yaşlanıyor. Buna karşılık gençlerde ortalama evlenme yaşı da yükseliyor… Bunu sadece ekonomik sebeplerle izah etmeye kalkanlar var. Ancak bu doğru değil. Bu meselenin sosyal ve psikolojik boyutunu dikkatli şekilde tahlil etmek gerekiyor.

 

Evlenen her çift tek çocuk sahibi olduğu takdirde, kendilerini dahi ikame etmiş olmuyor. İki çocuk, ana ve babanın devamı olarak ve aynı zamanda, tabii afet, salgın hastalıklar, savaşlar gibi, toplu nüfus aşınma ve azalmasını karşılamak durumunda. Hâlbuki, iki çocukla bu mümkün değil. Bugün için tek veya iki çocukla yetinmek isteyen ebeveynler, yarınlarda üç çocuğun dahi yetmediğini fena hâlde görecek. O yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “EN AZ ÜÇ ÇOCUK” tavsiyesini, yarından tezi yok, en az dört çocuğa çıkarmak lazım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Mustafa27 Mayıs 2024 21:34

Sadece doğu ve güneydoğu Anadolu ve göçmen nüfusu artıyor,2050 de Türkler azınlıkta kalacak

Aile çözüm 25 Mayıs 2024 19:10

Çalışan annelerin ücretsiz izinleri 4 yıl yapılmalıdır.Yoksa çocuk sayısı artmaz.

Aile bozulursa devletin geleceği bozulur.25 Mayıs 2024 18:26

Çalışan annelerin ücretsiz izinleri en az 4 yıl olmalı, Ücretsiz izinlerde sigortaları yatırılması, 3. Çocuk için aylık cuzide olsa yardım edilmelidir. Yoksa 3 çocuk olsun demekle olmaz. Bakicilara, kreslere kimse çocuğunu bırakmak istemiyor.bu yüzdende çocuk yapmıyor.2 yıl ücretsiz. İzin bir işe yaramıyor. 4 yıl olursa çok şey değişir. Ücretsiz izinde maaş ödemesi olmadığı için DEVLETE YÜK olmayacak.

Mehmet Ali 25 Mayıs 2024 13:46

Vatandaşın elle tutulur gözle görülür bir geleceği yok ki çoğu kesim yokluk içinde yaşıyor. Ne olucak yani onların çocukları da birli bir kesime köle olucak. Bu değişmediği sürece düzelme olmaz

Mehmet25 Mayıs 2024 11:47

Karşımızda böyle bir aile hukuku varken evlenmek yürek ister. Bu yasanın değişmesi gerekir. Çekişmeli boşanma ve nafaka kaldırılmalıdır. Çocuk teşvikleri artırılmalı, kreş uygulaması ücretsiz olmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.

Mehmet25 Mayıs 2024 11:43

Cumhurbaşkanı sadece söylemek ile kaldı. Eylemleri bunun tersi istikametteydi. Bir kere bizim aile hukuku yasası değişmelidir. Çekişmeli boşanma ve nafaka kaldırılmalıdır. Ben bir adliye çalışanı olarak biliyorum. Çekişmeli boşanma tam bir fecaat. Evlenirken izin alındı mı ki boşanınca izin alınsın. Burada sadece akli selim düşünmek için belli bir süre verilebilir. Bu sistemde evlenmek yürek ister.