Çıkarlar ve gerdiği düşünce...

A -
A +

Dünyanın karşı karşıya olduğu hâli anlatmanın en reel yolarından biri maalesef çıkar savaşlarıdır. Bu savaş da çoğu zaman tek yönlü olarak cereyan ediyor.
Güçlünün, zayıfın elindekine göz dikmesiyle başlayan bu çıkar çekişmesi aslında çok kadim bir gerçeğin günümüzde de devam etmesinden başka bir şey değil.
Hiç kuşku yok ki bu “güçlüyüm haklıyım” zorbalığı, zayıfın tahammül sınırlarını ilelebet zorlayamaz. Zayıfın düşüncesinin de elbet bir gerilme sınırı, bir esneme kapasitesi var. İşte o sınır zorlanarak son raddeye geldiğinde, zihinsel patlama fiziki olarak da görülen şiddet yansımalarına dönüşür.
Bu patlamalar da maalesef çoğu zaman bir “yansıtma” olarak gerçekleşir ve güçlü yerine, zayıfın yine zayıf olan başka bir hedefe yönelmesine ve şiddet duygusunu onun üzerinde tatmin etmesine yol açar.
Bugün yaşadığımız dünya çapındaki “gergin düşünce”lerin ürünü olan “gergin siyaset”lerin temel sebebi, işte güçlünün zayıfın elindekini yağmalama çabası olarak ifade edilmelidir.
Güçlü olan taraf maalesef bilgi ve strateji üstünlüğünü de elinde bulundurduğu için “stratejik bir yağma” hareketi sergilemekte ve bu yağma faaliyetinden en az hasarı da yine kendisi görmektedir.
“Yoksulluk kültürü” içerisinde yaşayan toplumlar ise bütün bu yaşananların ve gerilmiş düşüncelerinin, perde arkasından sufle yapan asıl faillerini göremedikleri için bütün hınçlarını kandaşlarından ve candaşlarından hatta dindaşlarından almaktadırlar.
Canı yanmış hatta yüreği dağlanmış bir zihnin, mantığını kaybetmesi gibi şuur kaybına uğramış toplumlar, can havliyle en yakınında bulduğu, elini dokundurabildiği her şeye zarar vererek öfkesini dindirmenin derdine düşmektedir.
Oysa bugün düşüncesi gergin olan ve hedefini net olarak göremediği için en yakınındakinin canını, sırf öfkesini dindirmek adına yakan dindaşlarımızın, ciddi bir öfke kontrolüne ihtiyaçları var.
Öfkelerini kontrol edebildiklerinde, piyonlar eliyle nasıl da öfkelendirildiklerini ve nasıl da oyuna getirildiklerini daha iyi görecekler.
Din bezirgânlığı yaparak güya “aynı dinden” olduklarını iddia ederek, kendi dinlerinden olanları öldüren o piyonları çok daha net görmeye başlayacaklar.
İşte o zaman vahdet oluşturmanın gereğine çok daha fazla inanmış olacaklar.
Kendi kendileriyle değil de, kendilerini birbirlerine kırdıran o “gölge el”in üzerine birlikte yönelecekler.
Birliğin rahmetine o zaman daha yürekten sarılacak ve “Ey müminler kardeş olun!” nidasını daha güçlü duyacak ve yürekten hissedecekler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.