Güçsüz devletler ve ulusaşırı terör

A -
A +

Türkiye’nin merkezî otorite olarak güçlü olmasının, ne denli önemli olduğunu vurgulamak adına bazı mukayeseler yapmak gerekir. Neticede daha iyi kavramak için mukayeseler iyidir.

Çünkü hâlâ ülkemizdeki, güçlü bir iktidar ve onun yönettiği devletin ne anlama geldiği konusunda cehalet barındıran zihinler var; ya da bilinçli olarak farklı zihinlerin kıskacında kalarak bu güçlü yapıyı bozmaya çalışan zihinler…

Şunun temel bir kaide olarak mutlaka vurgulanması gerekir. İstikrarsız ve güçsüz yapıların olduğu yerlerde “hak” arama iddiasıyla birlikte pek çok yapı meydana gelir. Oluşan bu yapılar daha sonra güç kazandıkça çıkış noktalarındaki görece masumiyetlerini kaybederek devlet yapısını ele geçirmeye çalışırlar.

Bugün özellikle Afrika Boynuzunda filizlenen ve kendisini “İslâmî” olarak niteleyip bunu da “meşruiyetinin kaynağı” olarak gösteren terör yapılarının varlık sebebi, güçsüz devletler ve onların oluşturduğu otorite boşluklarıdır.

Bu yapılar sözde, mazlumların haklarını savunduklarını iddia ederek eylemlerini gerçekleştiriyorlar. Oysa işin başka bir boyutu, bu anlamda yine kendileri tarafından hep gölgelenmektedir. Buralarda ciddi bir “şiddet ekonomisi” oluşmuştur ve bu ekonomi de örgüt yapılarını ulusaşırı bir konuma taşımıştır.

Başta ABD olmak üzere büyük uluslararası güçler de kendi çıkarları adına bu örgütlerin bulunduğu bölgelerle de ilgilendikleri için onlarla asimetrik bir ilişki içerisine girmekte bir beis görmemişlerdir. Bu güçler bir yandan “teröre karşı” gibi görünürken diğer yandan da bu örgütleri kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaktan geri kalmadılar/kalmıyorlar.

Aşiret ya da kavimlerden oluşan coğrafi bölgelerin, bölünmelere daha müsait olması sebebiyle de özellikle bu tür bölgelerin seçilmesi daha fazla güçsüz devlet yapılarının ortaya çıkmasına sebep oldu.

Diktatörlerden temizlediklerini iddia ettikleri yerlerde, sonrasına dair bir plan geliştirilmediği için bir sürü “savaş ağası” ürettiler. Bunların artık her biri gücünü yerel istikrarsızlık dinamiklerden alan ama uluslararası bir terör aktörü hâline geldiler.

Türkiye’nin bunca sorunla boğuşan bölgelere yakın bir noktada olması da elbette önemli riskler taşıyor. Fakat tarihi hafıza ve güçlü bir ordu yanında, onu farkındalıkla yöneten bir iktidarın varlığıyla bütün riskler, kötü niyetlilerin bütün aşırı beklentilerine rağmen akıllıca ve soğukkanlılıkla atlatıldı.

Bu güçlü irade sayesinde, “devlet içinde devlet” ideali taşıyanlar bertaraf edildi. Bunun ne denli önemli olduğunu anlamayanlara, mukayeseli olarak tekrardan ve bir defa daha ifade etmek istedim.

Güçlü bir Türkiye’den yana olmayanların kimlere hizmet edeceği gayet açıktır. Olmadığı dönemlerde kimlere hizmet edip, rantını kimlerin yediğine bakarak da bir yoruma çıkabilirler.

Biz ise çakalların değil, güçlü ve seçilmiş liderlerin yönettiği bir ülke için mücadele vermeye devam edeceğiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.