Uydu siyaseti…

A -
A +

Bugün bazı şehirlerimizde yaşanan olaylar HDP’nin aslında nasıl bir uydu siyaseti izlediğinin çok önemli göstergesidir.
“Sivil direniş” oluyormuş gibi göstermeye çalıştıkları ilçelerde Kürt kardeşlerimiz tarafından yalnız bırakılan PKK ve onu izlediği siyasetle koruyan HDP, bütün bu gerçekleri inkâr ederek hâlâ bildiği dilde ısrarını sürdürmektedir.
Sokaklarda, kimin şiddeti öne çıkardığı ve kimlerin desteğini alarak hendeklerin kazıldığı bütün bölgeleriyle ve hatta görüntüleriyle de ortadadır.
Doksanlara atıf yapılarak devletin suçlanması ise bu kadar açık ve ispatı mümkün delillerle mümkün de değildir.
Yaşananların birinci elden tanığı olan bölge halkı da “neyin ne” olduğu konusunu bizatihi değerlendiriyor.
Evlerini kimin yıktığını, sokaklarında kimlerin hendek kazdığını, kimlerin masum insanları canlı kalkan olmaya zorladığını çok iyi görüyorlar; elbette kimlerin onlara yardım etmek ve güvenliklerini sağlamak için can siperane bir şekilde mücadele verdiğini de…
HDP siyasetinin kendi iradeleriyle işlemediğini gösteren en önemli delillerden biri de 7 Haziran seçimlerinde kazanılmış başarının hendeklere gömülmesidir.
Bütün istikballerini kendilerinin yönettiği siyasete bağlamış olsalardı, tarihlerindeki en büyük siyasi kazanımı bu kadar çabuk heba edemezlerdi.
“Türkiye partisi olacağız” diyenler maalesef acı hadiselerle kendilerini şiddete hapsettiler. Üstelik siyaset üreterek kendilerine uzun vadede çok daha büyük ve geniş alanlar açabilecekken.
HDP’li siyasetçiler bunu göremeyecek kadar öngörüsüz olmazlar. Peki, o zaman neden buraya mahkûm oldular? İşte can alıcı nokta bence burası.
Bu noktada “Niçin?” sorumuzu sorarsak daha isabetli cevaplara ulaşırız.
Hatta “Öcalan’ı bile by-pass ettiren irade kimdi?” diye bir soru da sorabiliriz burada.
Bu sorulara verilecek cevapların tarzı faklı olsa da geneli itibariyle benzer noktalara ulaşacaklardır.
Uydu siyaseti yapan HDP, ona yön veren üst aklı tarafından bir şekilde durdurulmuştur. Bugün itiraf edemeseler de “7 Haziran başarımıza yazık ettik” dediklerine inanıyorum.
Çünkü heba edilenin önemi hiçbir akıl tarafından inkâr edilemez. Onlar da bunu istemediler zaten. Uydusu olduğu irade öyle istedi. Onlar da buna mecburen uydular. Başka seçenekleri yoktu çünkü.
Kürtlerin HDP dışında siyaseten temsil edilmedikleri de doğru bir yaklaşım değildir. AK Parti de, içerisinde barındırdığı Kürt milletvekilleri hatta bakanlarıyla bu temsili yapıyor zaten.
HDP bu temsili, çoğulcu hâle dönüştürüp daha demokratik bir siyaset aroması üretebilecekken, şiddetin ve onu yönetenlerin yanında olmayı tercih etmesidir tuhaf olan.
Artık herkes gerçeği görmeli ve kendi iradesiyle bir siyaset üretmeli. Uydu olmakla elde edilecek hiçbir şey yok; bunu geride kalan kırk yıla yakın süreç gösterdi…
Bırakın da artık bu coğrafya kardeş olmanın tadını çıkarsın…
Siz de proaktif siyasetinizle gerçek demokrasiye ve Kürt kardeşlerimize hizmet edin…
Bu güçlü ülkenin imkânları bütün kardeşlere yeter; ama kardeşlere...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.