Rövanşı beklemeden tebrikler!
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi dörtlü gruplara kalabilmek adına çıktığı eleme turunun ikincisinde rakibi hem de deplasmanda 3-0'la temizledi diyebilirim. Bu satırları da daha rövanş oynanmadan yazıyorum. Eh yani böyle bir deplasman galibiyeti ile içeride elenir mi bu takım? Daha İcardi henüz yürürken bile... Neyse, Okan Hoca ve ekibine daha fazlası yakışmaz mı? ... Ve içeride de İcardi'nin golü ile operasyon tamamlandı...
FB TV yanlış yolda!
Arada bir bakarım demiştim ya, şu tarihî rakiplerin ekranlarına... Hah işte geçtiğimiz hafta sonu da FB TV'ye bakayım dedim. O da ne? Bir vatandaş eski solak futbolcuların yorumunu yapıyor. Yapıyor da belli ki eskilerden nasibi yok. Yahu Lefter'i solak futbolcu yaptı be! Yuh! Bilmiyorsanız bilenlere sorun bir zahmet...
... Ve silip süpürdük
Galatasaray'dan sonra da önümüze gelen rövanşlar için nerede ise garanti tur olarak sonuçlar aldık. Fenerbahçe içeride 3-1, Beşiktaş dışarıda aynı sonuçla 3-1, Adana Demirspor'da Adana'da 5-1 ile yıkıp geçtiler. Yani toplam 14 gol atıp sadece üç gol yedik. Bu gidişle genel sıralamada ilk onu da sollarız herhâlde...
Eline sağlık Sadık kardeşim!
Fenerbahçe-Gaziantep maçının yorumunu değerli kardeşim Sadık Söztutan yazmış idi... Her satırı güzeldi de, asıl önemli olanı, tabii ki bence, maçın adamı bölümü idi. Sadık kardeşim demiş ki, "Mecburen Dzeko..." Harika, eline sağlık... Ne yapsın ki Sadık kardeşim? Daha 23. dakikada en önemli oyuncusu kırmızı kartla atılan ve 10 kişi kalan bir rakibi 45 bin seyirci önünde ancak 2-1 yenen takım için ne yazılır ki?
Okan Hoca o nasıl takım öyle?
Hep söyler, hep yazarım, lig başka bir mücadale platformudur. Sanırım Galatasaray'ın hocası Okan Buruk, Avrupa maçları ile karıştırdı bu işi... O nasıl on bir öyle? Ya değişiklikler? Dua etsin de Kayserispor, Muslera ve onun önündeki savunmaya takıldı. Yukarıda da değindiğim gibi Avrupa'yı silen takım lige 2 puan kaybıyla başladı.
Trabzonspor'un hâli mi?
Tamam lige, hem de kendi sahasında galibiyetle başlamak ciddi kazançtır. Ama gelin görün ki, futbol açısından 5'i zor alırdı o maçtaki Trabzonspor... Bjelica Hoca’ya tavsiyem o ki yanına birilerini al ve öyle devam et... Yoksa öyle iki dakikada bir hakemlerle uğraşırsan hem kendini hem de takımı yakarsın... Siopis de gitti... Hayırlısı olsun! Yeni ön libero kim merak ediyorum!
Vallahi inanamadım!
Galatasaray'ın son Avrupa maçını izleyemedim. Bitiş saatinden sonra da kanalları gezip sonucu öğrendim. Öğrendim de o tek golü kimin attığını nerede ise on beş dakikadan fazla öğrenemedim. O kanaldan bu kanala gittim geldim, hatta GS TV'ye de sık uğradım ama nafile... Mecburen işi sabahki gazeteye bıraktım. Kutlarım İcardi! Klasına yakışmış...
O formada ona bile gerek yoktur!
Neden mi söz ediyorum... Tabii F.Bahçe'nin G.Antep maçında giydiği formadan. Şu malum yıldız meselesinden dolayı sahaya yıldızı olmayan forma ile çıkılacağını açıklamışlardı zaten. Tamam da maçın adı, tarihi ile sahaya çıkılan o forma da neydi öyle? Hep yazdım, hep söyledim, yıldız meselesi zorunlu değildir. Haaa fazlası ile de çıkılmaz Of be sıkıldım!
Süleyman Ağabey’in arkasından...
Sadece Beşiktaş’ın değil bana göre bizim kulüplerin bir numaralı efsane başkanıdır Süleyman Seba... Geçtiğimiz pazar vefatının 7. yılı idi... Öyle andım ki sormayın! Süleyman Ağabey ile sadece gazeteci-kulüp başkanı dostluğumuz yoktu. Haftanın ortalama 3 veya 4 akşamı beraberdik. Nurlar içinde yat Süleyman Ağabey!
Topun canı isterse!
Genç takımda oynarken antrenörümüz Suat Baba, kaçan bir şuttan veya direkten dönen için, "Çocuklar topun canı isterse gol olur, istemezse havagazı..." İşte Beşiktaş'ın Karagümrük maçındaki durumu... İki top direkten döndü, Aboubakar da penaltıyı kaleciye teslim etti. Ama Gedson'un akıllıca yere çarptırarak attığı şutta topun canı öyle istedi ki, kalabalığın içinden kimseye değmeden ağlara takıldı.