Endülüs neden yıkıldı?

A -
A +
Hitler rejiminin dayanılmaz baskısı altında ruhsal çöküntüye uğrayan savaş ve dikta rejiminin karşıtı “Stefan Zweig” “Bitkiler gibi insanlar da, milletler de köksüz yaşayamaz” demişti. 1923-1950 CHP iktidarı Batıcılık niyeti ile Türk milletini köklerinden kopardı. AK Parti iktidarı ile ulu çınar yeniden filiz hâline geldi. Bu gelişme dışarıdaki ve içerideki şer güçlerin postmodern savaşının başta gelen sebebidir.
Yıl 1930... Yer Kudüs, Dünya Misyoner Teşkilatları Genel Kurulunda başkanın konuşmasından: “800 yıllık Endülüs’ü ve 636 yıllık Osmanlıyı kendimize benzeterek millî ve dinî kimliklerinden kopararak yıktık. Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerini aynı metotla yıkacağız.”
Osmanlı Devletini ve hak din İslamiyeti yıkmakla görevli ve Vehhabiliğin kurucularından İngiliz casusu Hempher’in “Hatıralarım” adlı kitabında şöyle yazmaktadır:
“800 yıllık Endülüs’ü şaraba alıştırarak, aralarına fitne ve fesat sokarak, İslamın kaynaklarını (Kur’ân-ı kerim, Sünnet, İcma-i ümmet ve Kıyas-ı fukaha) tartışır hâle getirerek dinlerinden kopardık ve yıktık. Topraklarını işgal ettik. Osmanlı ve diğerlerini de bu silahları kullanarak yıkacağız!..”
İslam âlimlerinin ilme yaptıkları hizmetlerle ilgili bir eserde Endülüs’ten bahsederken deniliyor ki: “Müslümanları, şaraba ve fuhşa alıştırdık. Evvela dillerinden ve gramerlerinden kopardık. Ve en son dinlerinden kopardık...”
Lozan Antlaşmasından sonra Lord Curzon ve Lozan’daki İngiliz heyetini, Avam ve Lordlar Kamarasında hesaba çektiler. Lord Curzon savunmasında “Lozan Türkler için hezimet bizim için zaferdir. Yalnız yer altı ve yer üstü servetlerini (petrol dahil) değil ellerinden en büyük güçleri olan inançlarını aldık” cevabı her şeyi özetlemektedir.
Milletler ve devletler canlı organizmaya benzerler. Millî ve dinî değerlerinden koparak dış güçlerin saldırılarına karşı bağışıklığını kaybeden bu devlet ve milletler tarihten silinmeye mahkûmdurlar. Mikrop, virüs bağışıklığı zayıf birini öldürdüğü gibi; millî ve manevi değerleri erozyona uğratan sebepler de devlet ve milletleri sona erdirir. Tarihte çok sayıda Türk İmparatorluğu, devlet ve beyliklerinin tamamına yakınını dış güçler yıkmadı. İçerideki hainler ve iktidar mücadeleleri, millî ve manevi değerlerinden, öz kimliklerinden koptuğu için yıkıldı.
İçte ve dışta şer güçler Türkiye’yi Endülüs’ün son yıllarına benzetmek istemektedir. Tarık bin Ziyad komutasındaki Müslümanlar 711 yılında İspanya’ya çıktılar ve 3 yıl içinde İspanya’nın tamamına yakınını fethettiler. Hıristiyanlar dağlık bölgeye çekildiler. 732 yılında Endülüs devleti, Güney Fransa’yı fethetti. Ve Paris’e 100 km kadar yaklaştı. Yine 732 yılında Balat-uş Şüheda Savaşından sonra Endülüs dışa değil içe dönük hâle geldi. Cihadı bıraktı. İç savaş ve iktidar kavgasına başladı. Bedeviler isyan ettiler ve Arapları katlettiler. İç Savaşlar tam 10 yıl sürdü.
Yeni kurulan "Taife Sultanlıkları" ile bölündüler ve Endülüs bir yığın beyliklere bölündü. Müslümanlar kendi aralarında savaşırken İspanyollara diğer Hıristiyan ülkelerden para, silah ve gönüllüler geliyordu. Bu şekilde kuvvetlendiler. (Bugün PKK, PYD ve DEAŞ’a yardım ettikleri gibi) Müslümanlar zayıflayınca 300 ya da 3 bin İspanyol “Asturias Krallığını” kurdu. Hıristiyan dünyası bu krallığa her türlü desteği verdi. Kısa zamanda Müslümanlar fethettikleri toprakların yarısını Hıristiyan krallığına terk etmek zorunda kaldı. Bu küçük Hıristiyan krallığı ile cesaretlenen Hıristiyanlar Müslümanların İspanya’dan atılması için bir bedel ve ideale sebep oldu. Hıristiyanlar bu ideale “Reconquista” dedi.
Endülüs’ün yıkılışında dini bütünlük kayboldu. Mahalli otorite yok oldu. Güçlü ordu kalmadı ve bu şartlarda halk yorgun düştü. Müslümanların dinî, millî, sosyal ve kültürel dokuları bozuldu. İlk yıllarda Hıristiyanlara tesir edenler bu sefer Hıristiyanların etkisinde kaldı. Hıristiyanları taklit ettiler. Kız alıp kız verdiler. Bu çözülme üst düzeyde de oldu. Benî Kasi Emiri Musa Bin Musa kızını Kral Wannuca ile evlendirdi. (İslamiyete aykırıdır) Emirlerden İbn Merdeniş elbiselerinden atının eyerine kadar Hıristiyanlara benziyordu. İçki âlemleri, Noel kutlamaları (yılbaşı) haşhaş kullanımı, fuhuş yaygın idi.
Endülüs emirlerinden l. Hakîm’in işret meclislerine ağırlık vermesi, halkın sevdiği takva ehli âlimlere ilgi göstermemesi Rabad isyanlarına sebep oldu. Kurtuba doğumlu İbn-i Rüşd (1126) Endülüs’te Aristo’nun vârisi oldu. Aristo’nun eserlerini şerh etti ve ehl-i sünnet itikadını tahrip etti. Vahye karşı aklı öne çıkardı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.