Osmanlı ve gerçekler

A -
A +
636 yıllık Osmanlı Devletini başta İngilizler olmak üzere Rusya ve Hıristiyan Batı ülkeleri, misyonerler Hıristiyan Batı kültür potasında eritilerek Batı'yı sadece şekilde (kıyafet) fuhuş, içki, eğlence gibi kısımlarını alıp Batı'nın bilim teknik ve metodlarını almayan; Osmanlı düşmanı ve Türkün milli ve manevi değerlerden kopuk, jön Türkler, Tanzimat, İttihat ve Terakki ve bunların uzantısı, varisleri yıktılar. Bunlar yalnız Osmanlıyı değil, ilim ve edebiyat dili Osmanlıcayı ve en az 1000 yıllık Türk- İslam medeniyetini ve bu medeniyetle birlikte kültürünü, sanatını, mimarisini, Türkün ahlakını iyi ve güzel herşeyi yıktılar.  Fener Rum Patriği Guriyoryos'un Rus Çarı Birinci Aleksandr'a yazdığı mektubun en önemli kısmı şöyledir: "Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayrimümkündür. Türkleri evvela dinlerinden, maneviyat ve şahsiyetlerinden mahrum bırakmak gerekir. Manevi mihraklarından mahrum oldukları Türkleri yıkmak mümkün olacaktır." Bu işi ise Tanzimattan bu güne kadar bazı sözde aydınlar, bürokrat ve üst seviyeli devlet yetkilileri yaptılar. 
1710 yılında İstanbul'a gönderilen İngiliz casusu Humper bir Osmanlı gibi yetişip, Osmanlıca, Arapça ve İslamiyetle ilgili bilgileri en yüksek seviyede öğrendikten sonra Ortadoğu'ya gönderildi. Humper'e 2 bin sayfalık bir talimat verildi. Ve bu talimatın 45. Sayfasında şu bilgiler yer almaktadır. "Endülüs'ü şarap (içki), bölücülük, fuhuş, fesad, ehl-i sünnet bilgilerinden uzaklaştırarak ve başta Aristo olmak üzere Hıristiyan felsefesinin görüşlerini yerleştirerek yıktık ve topraklarını işgal ettik. Aynı metodlarla Osmanlıyı ve bütün İslam ülkelerini yıkarak işgal edeceğiz." İngiliz casusu Lavrance kurtarıcı gözüyle bakıldı. Osmanlı sömürgeci gösterildi. Osmanlıya ait eserleri yıkan Suudi Arabistan Sevgili ve Şerefli Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) doğduğu eve ilgi göstermezken, Lavrance için müze yaptı. Bugün ise Balkanlarda, Kafkasya'da Osmanlı eserlerini onarmak maskesi ile özelliğini bozmaktadırlar. 
Osmanlıyı ırkçılık, kavmiyetçilik, kabile ve aile ihtilafları bilhassa mezheb kavgaları, arazi ihtilafları ile; Ehl-i Sünnet itikadını bozarak hatta tartışır hale getirerek yıktılar. Bugün aynı senaryo Türkiye için uygulanmaktadır. Ve şu anda bu tahribatı emperyalist güçlerin emrindeki bu ülkenin aldatılmış, beyni yıkanmış, Hıristiyan Batı kültüründe eritilmiş bazı evladları ile yaptırılmaktadır. Bazı gençler geçmişteki Haçlı ordusunun görevini yapmakta olduğunu bilmeyecek kadar gafillerdir.  Osmanlı Devletinin yıkılışında misyoner ve yabancı okulların rolü büyüktür. Millet-i sadıka denilen Ermeni ve Bulgarları Osmanlıya karşı isyanın ortamını bu okullarda temin edilmiştir. Bu okulların açılmasına ve kontrol edilmemesinde Osmanlıdaki bazı bürokratların ihaneti küçümsenemez. Doç. Dr. İlknur Polat Haydaroğlu'nun "Osmanlı İmparatorluğunda Yabancı Okullar ve Misyonerlik Faaliyeti" araştırmasına göre 1894 yılında Elazığ'da 83, Diyarbakır'da 32, Erzurum'da 24 ve Bitlis'te 22 misyoner okulu vardı. 1904 yılında sadece ABD'nin Osmanlı topraklarında 400 devlet okulu ve rahip ve rahibelerin emrinde 354 okul bulunuyordu. Yıllarca önce sivil ve askeri kaynaklara göre Türkiye'de yabancı ve Türk asıllı 150 bin kişi Hıristiyanlık propagandası ve yıkıcı faaliyetlerde en uzak köy ve mezralara kadar ağ örmüştür.  Osmanlı Devleti parçalanmasıyla dünyada İslam devleti ve ümmet şuuru da yok oldu. Osmanlının yıkılışından bu yana Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Kuzey Afrika ve diğer İslam ülkeleri rahat ve huzur görmediler. Bugüne kadar çekilen ve bundan sonra da bir müddet çekilecek olan sıkıntıların Osmanlıya ihanetin ve ilgisizliğin, sahiplenilmemesinin taksit taksit ödenen bedelidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.