Küresel resesyon, hükmünü icra ediyor. Politikacıların ve iktisatçıların aczini küreselleştiriyor. Ne mi yapıyor? G-20 Zirvesi'ne katılan liderlerden biri, John Wilmot'a ait olan bir cümle ile vaziyeti özetlemiş: -Evlenmeden önce, çocuk yetiştirme konusunda altı adet teorim vardı; şimdi altı tane çocuğum var, fakat teorim yok! Gerçekten, finansal krizlere ilişkin fiyakalı teorilerimiz vardı. Şimdi, krizden derin yara almış bir çok ülkemiz ve acı tecrübelerimiz var. Birilerine göre: -Tecrübe, yenilen kazıkların bileşkesidir. Teori mi? -Teori, bir yönü itibariyle, imbikten geçmiş tecrübedir. Peki.. -Teori mi pratikten çıkar, yoksa pratik mi teoriden.. Bu, bir "yumurta- tavuk" problemidir. Şöyle de ifade edilir: -Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan.. Soruyu bir horoza yöneltmişler. Horoz, sinirlenerek son noktayı koymuş: -Ben görevimi yaparım, başka şeye aklım ermez! Doğru cevap şöyleymiş: -Civciv, yumurtadan çıkar; yumurta, tavuktan çıkar. Ne yazık ki.. Her yumurtadan civciv çıkmaz. Her pratikten, teori çıkmadığı gibi.. *** Önümüzdeki tablo şu: Küresel resesyonun dayattığı "yeni" sorulara yeni cevaplar (bir süre sonra demode olacağı kesin!) bulmaya çalışıyoruz. Nasıl mı? Bilindiği üzere, iktisat biliminin laboratuvarı yok. Deney tüpü kullanarak, enflasyon, resesyon ya da stagflasyon üretemiyoruz. Şartları kontrol altında tutarak deney yapamıyoruz; deneyleri tekrarlayamıyoruz; kobay kullanamıyoruz, steril bir ortamda çalışamıyoruz. -Bizim neyimiz var? -Modellerimiz var. Bir ekonometrisyenin isabetle vurguladığı gibi, modeller inanmak için değil, kullanmak için. Model yapmak, kesintisiz ve dinamik bir süreç. Ne var ki.. Krizler, bir mühendislik problemine indirgenemiyor. Problem, sadece bir mühendislik problemi olsaydı, anahtar teslimi çözümler üretilebilirdi; üretilemiyor. Bilançolardaki "toksik varlıklar" tarafından tetiklenen güven bunalımı, devam ediyor. Dolayısıyla ne oluyor? Toksik yumurtadan "civciv" değil, "finansal ucube" çıkıyor. G-20'nin patronları, şaşkınlıklarını gizleyemiyor. *** 1970 yılında Nobel Ekonomi Ödülü alan ABD'li iktisatçı Paul A. Samuelson, ilginç bir itirafta bulunarak şunu söylemişti: -Her dört senede bir, ekonomiyi yeniden öğreniyor gibi oluyorum! Ne dersiniz, haksız mı?