Piyasa ekonomisi, pırasa gibidir; seveni de vardır, nefret edeni de..." Hemen belirtelim ki, bu saçmalık, bize Soğuk Savaş yıllarından miras kalmıştır. Aslında piyasa ekonomisi, kuru fasulye gibidir; yemeyen yoktur. Damak zevkinize göre, zeytinyağlı, etli ya da pastırmalı yapabilirsiniz.. Kuru fasulye, özellikle soğuk ve karlı havalarda, pulbiber ve turşu ile iyi gider. (Hatırlatalım, aylık Yemek Zevki Dergisi, Şubat sayısında, nefis yemek tarifleriyle birlikte 'pulbiber' hediye ediyor!) Bu kadar reklam ve yutkunmadan sonra, isterseniz lezzetsiz ve kılçıklı bir konuya girebiliriz. Piyasa ekonomisi, bir oyundur. Böyle bir oyunda, üreticiler "kâr", tüketiciler "fayda" politikacılar "oy", bürokrasi "yetki" maksimizasyonu peşinde koşar. Oyunun çerçevesini çizen, senaryoyu yazan, kuralları koyan bir üst kurum var ki, ona "devlet" diyoruz. Ekonomi alanında yazılmış, piyasa ekonomisini yücelten ders kitapları, devlete "hakem" olma rolünü uygun görmüş. Kabul etmek gerekir ki, bu çok güç, üstelik kötüye kullanılması çok kolay bir roldür. Uygulamaya baktığımızda, devletin kendisine biçilen misyondan fazlaca hoşnut olmadığını görüyoruz. Hoşnutsuzluk, yeni arayışlar getiriyor. Devlet, ekonomide "hakem", olmak yerine, bütün "hakemlerin hakemi" rolünü benimsemenin ya da "Kocaman Birader" (Big Brother) olmanın dayanılmaz cazibesine kendisini kaptırıveriyor. Zaten ondan sonra da olan oluyor! Neler olmuyor ki? Oyunun ikinci yarısında kuralları değiştirmek, boş kaleye şut çekmek, düdüğünü ve kartlarını bazı durumlarda hatırlamamak "Kocaman Birader" olmanın şanından ve şiarından. Sam Amca'nın "En Kocaman Birader" olduğu bir dünyada, her ülkenin ulusal düzeyde bir "Kocaman Birader" üretmesini de normal karşılamak gerekiyor. Bütün bunlar, çağımızın güçlü maskelerinden olan "sosyal devlet" tabusuyla meşrulaştırılıyor, ideolojik koruma altına alınıyor. Sonuç olarak, "sosyal devlet" adına, "sosyal devlet" tahrip ediliyor. Piyasanın fazileti... Kamu kesimine yönelik ekonomik reform çabalarını tartışırken gündeme gelen "Piyasa mı?" " Devlet mi?" sorusu, yanlış bir sorudur. Dolayısıyla "yanlış" sorulara verilen "doğru" cevaplar bizi bir yere götürmüyor, sadece gerçek problemin gizlenmesine yardım ediyor. Doğrusu, "Nasıl bir piyasa, nasıl bir devlet?" biçiminde olanıdır. Gerçekten, bir ülkede piyasa ekonomisinin mevcut olup olmadığının kriteri, müdahalenin varlığı ya da yokluğu değil, müdahalenin hangi araçlarla hangi amaçlara ulaşmak için yapıldığıdır. Reform ve müdahale sürecinin, piyasa mekanizmasını bir rakip gibi görmemesi son derece önemlidir. Şut yasak! iyi işleyen bir piyasa ekonomisi: * haberleşme sistemidir, * dağıtım (tevzi) sistemidir, * verimli ve etkin bir sistemdir, * koordinasyon sistemidir, * çıkarları dengeleyen bir sistemdir, * demokratik karar alma mekanizmasıdır. Yukarıda yer alan saadet zincirinin gerçekleşebilmesi için, * devletin kamu yararı için oyunun kurallarını belirlemesi, * oyunun kurallara göre oynanmasını sağlaması ve denetlemesi, * oyuna dahil olmaması, şut çekmemesi, yani oyuncu değil, sadece ve sadece hakem olması gerekiyor. *** Niçin? Kuru fasulyenin daha lezzetli olması için... Afiyet olsun!