Tarih, tekerrür ediyor. Ne mi oluyor? -Büyümeye kalktığımızda, cari açık kuyruğu dikiyor. Özetlemek gerekirse: -Dış ticaret açığına ve dolayısıyla cari açığa ivme kazandıran hızlı ithalat artışının gerisinde, "büyüme, değerli TL ve olumlu seyreden küresel likidite" var. -Türkiye ekonomisinde, "iç piyasaya yönelik üretimin ve ihracatın önemli bir bölümünün ithalata olan bağımlılığı", cari açığa yapısal bir boyut kazandırıyor. - Söz konusu yapılanma, "..büyüme-cari açık-büyüme.." döngüsünü kaçınılmaz kılıyor. *** Günümüze gelirsek.. Ne oldu da, Merkez Bankası (MB), âlet çantasındaki bazı araçları kullanmak zorunda kaldı? Derdimiz nedir? MB, bir süredir, fiyat istikrarına ve finansal istikrara ilişkin konjonktürel ikilemlerin altını çiziyor. Bir taşla iki kuş vurulamayacağını ve önceliklerin değiştiğini hatırlatıyor. Kısaca diyor ki.. -Ekonomide fiyat istikrarı için gerekli olan faiz seviyesi ile finansal istikrar için gerekli olan faiz seviyesi, her zaman birbirleri ile uyumlu değildir. -Ekonominin aşırı genişleme gösterdiği bir durumda, enflasyonu kontrol altına alan bir faiz politikası, finansal risklerin ortaya çıkmasını engellemekte yetersiz kalabilmektedir.(*) *** Anlaşıldığı kadarıyla.. Derdimiz şudur: Cari açığımızı finanse edenlerin "portföy ve vade" tercihlerini mükemmelen kestirebilmek mümkün değil. Ne var ki, cari açık, tahminlerin ötesinde sürekli tırmanıyor. Diğer taraftan, açığın finansmanında sıcak paranın payı, ürkütücü boyutlara ulaşıyor. Ocak-Ekim 2010 döneminde yaklaşık 38 milyar doları bulan cari açığın, neredeyse yüzde 80'i sıcak para ile finanse edilmiş. Bu tablo, finansal sistemin kırılganlığını artırıyor, risk profilini bozuyor, bilançoları mayınlarla donatıyor. Kur riski, vade riski ve likidite riski göz kırpıyor. Dahası.. ABD ve son olarak AB kaynaklı likidite genişlemesinin getireceği yeni sıcak para dalgası, kırılganlıkları besleyeceği, TL'yi daha da değerlendireceği beklentisiyle, ekonomi yönetimini tedirgin ediyor. Dolayısıyla ne oluyor? MB, sıcak paradan kaynaklanan riskleri yumuşatmak ve "sıcak para-büyüme-cari açık" eksenli saadet zincirinin kopmasını önlemek için, bir dizi tedbir alıyor. Başarılı olabilecek mi? Onu zaman gösterecek. *** Peki, bu işin başka bir yolu yok mu? Mesela.. -Halen egemen olan, "..büyüme-cari açık-büyüme.." döngüsünü kırabilir miyiz? Ekonomiyi bir başka büyüme yörüngesine taşıyabilir miyiz? TL'nin değerlenmesini önlemek adına, dalgalı kur rejiminden çıkabilir miyiz? Kısa vadeli sermaye hareketlerini kısıtlayabilir miyiz? -Hayır! Boşuna heveslenmeyelim. Defalarca belirttiğimiz gibi.. Çözümler mükemmel, fakat imkânsız! Netice itibariyle.. Önemli olan, zaman zaman risk biriktirse de, saadet zincirinin kopmamasıdır. Hele de ülkenin önünde kritik bir seçim varsa.. ..... (*) MB 'Başkan Yardımcısı Erdem Başçı'nın Türkiye Ekonomi Kurumunda Yaptığı Sunum, 11.12.2010 www.tcmb.gov.tr