Alternatif Bakış'a bu haftaki konuğum Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci oldu. Hatırlıyorum da, öğrencilik yıllarımda Denizli'de 7'den 77'ye herkesin ağzında ortak bir yakınma söz konusuydu: "Birçok alanda dünyanın sayılı şehirlerinden biriyiz ancak bir Bakan çıkaramadık! Eğer bir Bakanımız olsaydı her şey çok daha farklı olurdu." Yıllar geçti... Denizli'nin bir Bakanı olmadı. Ancak son yerel seçimlerden sonra Denizli bambaşka bir şehir haline geldi. Çünkü kent, kendi içinden yetiştirdiği bir iş adamının etrafında birleşmiş ve tabiri caiz ise, bir Bakan çıkaramasa da başarılı bir belediye başkanı çıkarmıştı. Başkan Zeybekci ile yapacağım söyleşiden önce hizmetlerini yerinden görmek amacı ile 3 gün öncesinden Denizli'ye gittim. Ve bu 3 günlük süre sonucunda, kendisine soracağım sorulardan biri olan "Başbakan Erdoğan'ın kendisine neden bu kadar değer verdiği" sorusunu sorularımın arasından çıkardım. Çünkü yapılan işler o kadar açık bir şekilde ortadaydı ki. Başkan Zeybekci ile yaptığım uzun ve keyifli sohbetin ardından hem samimi bir ağabey kazanmanın, hem de şehrin emin ellerde olduğunu görmenin mutluluğu ile Denizli'den ayrılıyorum. Umarım sohbetimizden sizler de keyif alırsınız. O zaman buyurun sohbetimize... Hizmet için siyasete girdim > Ticarette büyük başarılar elde etmiş bir iş adamı iken, siyaset dünyasına girdiniz ve Denizli Belediye Başkanı oldunuz. Bu kararı almanızın arkasındaki sebep neydi? Belki her siyasetçi bunu söylüyor ancak siyasete girmemin tek bir sebebi var; o da Allah rızası ve millete hizmet etmek amacı. Siyasete girmeye karar vermem bir gecede ve aniden verilmiş bir karar değildir. Yani belediye başkanı olmadan önce de sayın Başbakanımıza olan muhabbetimizden dolayı siyasetle iç içeydik. Ayrıca hem Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu'nda, hem de İhracatçılar Birliği Başkanlığımız döneminde Denizli ile yakından ilgiliydik ve o yıllarda da kentin eksikleri ve bunların nasıl giderileceği ile ilgili projelerimiz vardı. Yani, o zaman da bu işlerin içindeydik. Ancak millet olarak en büyük hastalığımız; dışarıdan problemleri tespit etmek ve bunları sadece eleştirmek. Halbuki her bireyin milletine karşı bir sorumluluğu var. İşte biz de milletimize karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirmek amacı ile aktif olarak siyasete girdik. Eğer hizmetlerimiz sırasında insanların hayır dualarını da alabiliyorsak, bizden zengini yoktur gibime geliyor. Modelimiz Başbakanımız > Yaptığınız hizmetler sonucunda Denizli, 'Zeybekci öncesi' ve 'Zeybekci sonrası' olmak üzere iki dönem olarak değerlendiriliyor. Peki bu hizmetleri gerçekleştirirken belediye başkanlığından gelmiş bir Başbakanla çalışmanın ne gibi faydalarını görüyorsunuz? Sayın Başbakanımızın başarılı bir belediye başkanlığından gelmiş olması ve işini büyük bir aşk ve sevdayla yapması, bizleri de olumlu bir şekilde etkiliyor. Kendisinin yazmış olduğu başarı hikayesini yine onun önderliğinde 'neden biz de yazmayalım?' diye düşünüyoruz. O yaptı ise biz de yaparız; o geçti ise biz de geçeriz. Çünkü Başbakanımızın belediye başkanlığı döneminde mensubu olduğu partinin bir ya da iki tane belediye başkanlığı vardı ve o günkü şartlar bugünkü kadar adil değildi. Maddi açıdan da büyük zorlamalar söz konusuydu. Öyle bir dönemde Sayın Başbakanımız bunu başarabildiyse, böyle bir dönemde neden biz de başarmayalım ki? Ayrıca kendisi bizimle çok yakından ilgileniyor. Bazen "şu konu ne oldu?" diye öyle detaylı bir soru soruyor ki; o konunun uzmanı olan arkadaşlarımız bile hayretler içerisinde kalıyorlar. Ve sadece sormakla kalmayıp, aynı zamanda takipçisi de oluyor kendisi. Ege'nin lideri olacağız > Ekonomi, ticari, kültürel ve sahip olduğu tarihi miras ile dünyanın sayılı şehirlerinden biri olan Denizli, size göre bulunması gerekli olan noktada mı? Şehrimiz coğrafi açıdan tek kelime ile muhteşem bir yerde. Dünyanın en güzel körfezlerine, sahillerine ve koylarına 2 saat uzaklıkta. Bunun dışında, birçok bölgenin kesiştiği bir noktada. Sadece Denizli ve çevresindeki antik kentlerin sayısı, Yunanistan ve İtalya'daki antik kentler kadar. Ticaret açısından da şehrimizin binlerce yıllık bir tekstil geçmişi söz konusu. Ancak yine de kentlilik ve modern bir kent olma bakımından istediğimiz noktada değil. Ne acıdır ki, bu konu uzun yıllar ihmal edilmiş ve şehrimiz rant anlamında geçici zevklere tabi tutulmuş. Bu da çarpık bir yapılaşmayı meydana getirmiş. Ancak sayın Başbakanımızın şehrimiz ile ilgili önümüze koymuş olduğu bir hedef var. Bu hedef; "Denizli'nin Ege Bölgesi'nin vizyon kenti, lider kenti, eğitim, ticaret, kültür ve turizm merkezi olması". İşte biz de bu hedefe ulaşmak için gece gündüz çalışıyoruz. Doğal gaz nefes aldırdı > Denizli sizin döneminizde doğal gaz ile tanıştı. Ancak şehirdeki hava kirliliği de açık bir şekilde ortada. Belediye olarak bu konudaki tavrınız ne olacak? Hiçbir maliyet ve mazeret, genç nesillerin zehir solumasının, bu ülkenin topraklarının bir daha geri dönüşümü olmaksızın zehirlenmesinin, suların ve havanın yok edilmesinin bahanesi olamaz. Evet, doğal gaz dışarıdan geliyor; ancak bu konuda milliyetçi bir politika izleyeceksek, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi bizim de termik santraller üzerinde durmamız gerekiyor. Çünkü kömürü ev ısınması ve fabrikalarımız için kullandığımız zaman istenilen filtrasyonu sağlayamıyoruz. Dolayısı ile zehir soluyoruz. İşte bu nedenle termik santraller üzerinde yoğunlaşmalı ve ülkemizin kömür kaynaklarını elektrik enerjisi üretmek için kullanmalıyız. Çünkü termik santrallere konulabilecek filtrasyon sistemlerinin ev, apartman ya da fabrikalar için kurulması mümkün değil. İşte bu nedenle belediye olarak doğal gazın kullanımını zorunlu tutan kararın sonuna kadar arkasında duracağız. 500 milyon dolarlık yatırım > Belediye olarak Denizli trafiğini rahatlatmak için ne gibi projeleriniz var? Şu ana kadar tamamlanmış 5 adet ve Temmuz ayının sonuna kadar 2 tane daha olmak üzere 7 tane köprülü kavşak projesine imza attık. Yaya üst geçitleri ile ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Ancak bu projelerin en önemli nedeni, kenti rahatlatmak amacı. Yani köprülü kavşakların yapıldığı yerlerde trafik yüzde 30 azalıyorken, yüzde 70 de oraya bir meydan yapılmış oluyor. Denizli trafiğinin rahatlaması, çevre yolunun bitmesine bağlı. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren bu konudaki çalışmalara devam ediyoruz. Bu projenin gerçekleşmesini engellemek için birtakım çevreler ellerinden geleni yapsalar da bizi engelleyemeyecekler. Bakın, 2004 yılının bahar aylarında bu şehre gelen insanlar yatırım yapmayı düşünmezken, 2 yıl içerisinde Denizli'ye 400 ila 500 milyon dolar civarında bir yatırım yapıldı. Zannediyorum bu bile engeller karşısında yılmadığımızı gösteren güzel bir örnek. Kurtuluş raylı sistemde > Denizli halkının dört gözle beklediği Raylı Sistem Projesi ne zaman hayata geçecek? Bugün Türkiye'deki toplam otobüs ve kamyon sayısı, Avrupa Birliği'ndeki toplam otobüs ve kamyon sayısı kadar. Bir de bu manzara ile övünüyoruz. Bu ülkeye ihanet asıl budur. Eğer bu ülkedeki yetimin, öksüzün hakkını düşünüyorsanız, toplu taşımacılıkta raylı sistemi, şehirlerarası ulaşımda treni, nakliyede ise deniz yolunu kullanmak, kullandırmak zorundasınız. Bugün Denizli, 20 yıl gibi çok kısa bir süre içerisinde 10 milyon dolarlık ihracattan 2.2 milyar dolarlık bir ihracat rakamına ulaşmıştır. Ancak bu ürünler ne yazık ki kara yolu ile taşınmak zorunda. Milyarlarca dolarlık traverten kaynaklarına sahip olan Denizli, bu kaynaklarını kamyonlarla taşıyor. Bu çağ dışılık değildir de nedir? Belediye olarak raylı sisteme çok önem veriyoruz. Ancak diğer şehirler 150 liraya mal ederken biz 50 liraya mal etmeliyiz ki, Denizliliğimiz belli olsun. Bu konu ile ilgili çalışmalarımız hızla devam ediyor. Köyüme hasret kaldım > Bu yoğunluğunuz arasında ailenize vakit ayırabiliyor musunuz? Vallahi ümitle yaşıyoruz (gülüşmeler). Ben köyüme çok bağlı bir insanım. Köyümde bir evim var ve belediye başkanı olmadan önce sürekli giderdim. Artık o dönem sona erdi. Eşim ve çocuklarım ile en azından Pazar kahvaltılarını birlikte yapmaya çalışıyoruz. Kendimizi çok ihmal ettiğimiz bir gerçek. Sabah sekizde belediye binasına giriyor; gece yarılarına kadar çalışıyoruz. Çünkü yapılması gereken çok iş var ve vasata talip olmadığımız için en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bugün her belediye kaldırım yapar, asfalt yamar. Ama bizim hedefimiz Denizli'de yanlış giden bir şeyler varsa onları doğru yola sokmak ve bu şehrin ulaşması gerekli olan noktaya ulaşması için gerekli ne ise onu yerine getirmek. Bunu da başaracağız. > Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? Belediye Başkanı olmadan önce yanıma gelenler bana, "senin bu göreve ihtiyacın mı var?", "ne gerek var?" gibi sözler söylediler. Ne yazık ki, bu düşünce tipi millet olarak ciddi bir hastalığımız ve bu hastalığımızdan kurtulmamız lazım. Şurası unutulmamalı ki, herkesin siyasete ve siyasetçiye ihtiyacı var. Ayrıca milletimiz, kurtarıcıları beklemek yerine kendisinin kurtarıcı olduğuna inanmalı ve bu ülkenin sahibi olduğunu unutmamalıdır. 'Suya yazı yazmakla milliyetçilik olmaz' > Milliyetçi camiadan gelen bir insan olarak son dönemlerdeki milliyetçilik tartışmaları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Sokaktaki insanlara 'siz milliyetçi misiniz?' diye sorduğunuzda birçoğu 'milliyetçiyiz' derler. Ancak burada önemli olan slogan milliyetçiliği değil, bu ülke için ne yaptığınızdır. Bırak bu ülkeyi, kendin için ne yaptın? Çünkü bu ülkenin bir yerlere gelmesi, sınırları içerisinde yaşayan insanların sahip oldukları donanım ve zenginlik ile doğru orantılı. Bana göre milliyetçilik ölçütü buradan başlıyor. Ancak ne yazık ki ülkemizde kendini bile kurtaramayan insanlar milleti kurtarma gibi yüce bir misyonu üzerlerine almış gibi hareket ediyorlar. İşte bu da suya yazı yazmak gibi oluyor. Eğer milliyetçi isek, önce kendimizi kurtaracağız. Bunu özellikle gençler için söylüyorum. Onların kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekiyor. Eğer bir genç, milletinin en zor anında milletine hizmet edebiliyorsa en milliyetçi genç, o gençtir. Dolayısı ile buradaki kriter; insanın kendisi, yaşadığı vatanı, bayrağı ve milleti için ne yaptığı olmalıdır. Artık hamasi söylemleri bırakmalı ve bu ülkenin envanterine ne koyduğumuza bakmalıyız. Eğer bunu yapmadıysan kusura bakma kardeşim sen milliyetçi filan değilsin. 'İşin Ankara tarafıyla pek ilgilenmiyorum' > Siyasette bundan sonraki hedefiniz nedir? 3 Kasım Genel Seçimleri öncesinde ne aday, ne de aday adayıydım. Gittik, Genel Başkanımızdan izin istedik. Çünkü o dönemde şirketlerimiz açısından çok önemli yatırımlar yapmıştık. Ancak bu affedilmenin ağırlığını üzerimizde fazlasıyla hissettik. Sanki görevden kaçmışız gibi oldu. Daha sonraki Belediye Başkanlığı Seçimleri öncesinde ise yine aday olmayacağımızı ifade ettik. Bir de o dönemde aday olan çok değerli ağabeylerimiz, arkadaşlarımız vardı. Ancak Sayın Başbakanımız bizim aday olmamızı istedi ve büyüğümüze olan saygımızdan dolayı biz de belediye başkanlığına adaylığımızı koyduk. Belediye başkanlığı millete hizmet etme bakımından çok önemli bir makam. Vatandaş, yaptığınız işlerin sonucunu doğrudan görebiliyor. Dolayısı ile böyle bir ortamda işin Ankara tarafını gündeme getirmenin doğru olmayacağını düşünüyorum. > Belediye başkanı olmadan önce yaptığı hayır işleri ile adından sıkça söz ettiren bir iş adamıymışsınız. Size göre varlıklı bir şehir olan Denizli bu konuda ne durumda? Sağ olsunlar Denizli'nin varlıklı insanları üzerlerine düşen görevleri yerine getiriyorlar. Yanlarına gittiğimiz zaman bizleri boş çevirmiyorlar. Denizli'deki hayırseverler özellikle okul yaptırma konusunda çok duyarlılar. Bunun dışında 'sevgi evi' ve 'sevgi eli' projelerimize önemli bir destek söz konusu. Ancak bunlar tabii ki de yeterli değil. Bu konuda daha iyi yerlere gelineceğine inanıyorum. 'Biri bizi kurtarsın' yerine kendimiz siyasete girelim > Genç ve başarılı bir belediye başkanı olarak gençlerin siyasete girmesine nasıl bakıyorsunuz? Siyasetin, bu memlekete hizmet etme açısından en önemli kurumlardan biri olduğunu düşünüyorum. Eğer siyaseti aktif ve toplumun genelinde itibar gören bir kurum haline getiremezsek, halk "biri bizi kurtarsın" beklentisine girecektir. İşte bu nedenle herkesin bir şekilde siyasetle irtibatlı olması gerekiyor. Modern toplumlarda partilerdeki üyesi sayısı seçmen sayısı kadarken bizde bu oran yüzde on bile değil. Bu konuda AK Parti olarak büyük bir gayret içindeyiz ve gençlerden başka bir ümidimiz de yok. 18 yaşından itibaren her yaştaki gencin siyasetin içerisinde aktif olarak yer alması bizim için çok önemli. > Denizli'deki her kesimden size karşı büyük bir muhabbet söz konusu. Tarafınıza olan bu ilgi hakkında neler söylemek isteriniz? Hepsinden Allah razı olsun. Bizler sade insanlarız ve standartlarımız tek. Herkes bize göre eşit ve kimse kimseden üstün değil. Bu da insanlara aynı şekilde davranmamız sağlıyor ki, bunu da halkımız hemen görüyor. Evet, bizlerin de hataları olabilir; ancak kesinlikle yalan söylemiyor, emanete ihanet etmiyor ve milletin menfaatini her şeyin üzerinde tutuyoruz. Böyle olunca da zaten millet de size sahip çıkıyor.