Deryadan damla misali...

A -
A +

Bugün sizlere, Allah adamlarının, deryadan damla misali, altından daha kıymetli sözlerinden bir demet sunmak istiyorum sevgili okuyucularım... Allahü teâlânın kanunları vardır. Fizik kanunları, tâbiat kanunları diye bilinen O'nun yarattığı ve eşya içine gizledikleri kanunlar. İnsanlar bunları araştırırlar, keşfederler ve istifade ederler. Ama O'nun sosyal kanunları da vardır. İnsanların sosyal yönden huzurlu olmaları ancak bu kurallara uymalarıyla mümkündür. Bir hikmet ehli zat, "Bütün güzellikler ve iyilikler İslâmiyetin içindedir, dışında hiçbir güzellik yoktur ve olamaz. İslâmiyetin dışında da hiçbir güzellik yoktur ve olamaz" buyurmuştur. * Eskiden zahir harap, batın mamur olurmuş. Şimdi insanların zahiri, görünüşleri mamur, batınları, iç dünyaları harap. Bugün bir Müslümanın hem zahiri, hem de batını mamur olmalıdır. * Dünya için çalış dünyada kalacağın kadar, ahiret için çalış, sonsuz kalacağın kadar, Allahü teâlâya şükret muhtaç olduğun kadar, günah işle ateşe dayanacağın kadar. * Müslüman içinde bulunduğu günü son gün, kıldığı namazı son namaz, aldığı nefesi son nefes bilmeli ona göre hareket etmelidir. * Laf söylemek kolay değil. Herkesin çektiği dilinden. Ebu Bekr-i Sıddık tam 12 yıl taş koydu ağzına, yanlış, eksik bir şey söylememek, lüzumsuz konuşmamak için. * En zor iş karar vermektir. Allahü teâlâ dünya işlerinde karar vermeden önce meşveret edilmesini, danışılmasını karar verildikten sonra da geri dönülmemesini emir buyuruyor. Ama Cenab-ı Hak çok mühim olan ahıret işinde insanları yalnız bırakmamış, Resuller göndermiştir. Âlimleri, salih kullarını göndermiştir. Onlara sorulsun ve kurtulsunlar diye... * Lokman Hakîm oğluna 700 sene şu nasihati etmiştir: İki şey vardır ki hiç hatırından çıkarma! Bunlar: Cenab-ı Hakk'ı ve ölümü hatırından çıkarmamaktır. İki şey vardır ki bunları da hiç hatırına getirme, hemen unut! Bunlar da: Yaptığın iyilikler ve sana yapılan kötülüklerdir. * İnsanlar dört kısımdır; 1- Nankörler: Şükretmezler, şikâyet ederler, hep isterler. 2- Nimete şükrederler, sıkıntılara katlanmazlar, musibetlere şikâyet ederler. 3 - Nimetlere şükreder, sıkıntıları da aynı şekilde memnuniyetle karşılarlar. 4- Sıkıntı ve belalar nimetlerden daha tatlı gelir. Eshab-ı kiram böyle idi. * Kibir ile küfür arasında çok ince bir zar vardır. Kibir, bir adım ötesi küfür! Kimde kibir varsa o ahmak demektir. Kibri ile eksikliğini, ahmaklığını örtmeye çalışır... Aciz insan kibirli olur. Maiyetine kibirli davranan zayıf insandır, boş insandır. İnsanı iki şey mahveder: Şehvet ve kibir... Allahü teâlâ bütün günahlara düşmandır, sıfatları ile düşmandır. Ama kibirli olana, kibre zatı ile düşmandır. EĞER SIKINTI YOKSA!.. * Bir yerde İslama hizmet varsa orada sıkıntı vardır. Eğer sıkıntı olmuyorsa istidrac var demektir. * Bütün mücadelelerin, kavgaların altında menfaat vardır. * Dünyayı, zararlı şeyleri sevmeyeni, ona düşkün olanı Allahü teâlâ sever. İnsanların ellerindekine düşkün olmayanı, insanların ellerindekine göz dikmeyeni de insanlar sever. * Bir yerde huzursuzluk, geçimsizlik varsa mutlaka birisi başkasının elindekine, dünyalığına göz diktiği içindir. Kimsenin başkasının elindekinde gözü olmasa orada huzur olur. * Bazı insanların yaratılışında kötülük etmek vardır. Kötü davranmak, onların tâbiatlarında, genlerinde vardır. Bunlardan hep kötülük sadır olur. Resulullah sallallahü aleyhi vesellem efendimizin kimseye kötülüğü olmadığı, hep iyilik ettiği halde onu öldürmeye kalktılar. * Kimseye yük olmamalı. Sahabeden birinin kırbacı deveden düşse, aşağıda başkaları olduğu halde, inip yine kimseye söylemeden kendisi alırdı. Kimseye yük olmazdı. * Cenab-ı Hak herkese istediğini veriyor. Ne istersek onu yaratıyor. Dünya isteyene mevki, rütbe, para, ahireti isteyene de ahirete yararı olan hizmetleri yaratıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.