Dün, yapılan araştırmalara göre, gıda maddelerinde dünya çapında yapılan israfın birkaç yüz milyar doları bulduğundan bahsetmiştik. Tabii ki, yapılan israf sadece bundan ibaret değil. ABD'de yapılan araştırmalara göre, insanların kilo vermek için harcadıkları paranın 100 milyor doları geçtiği görülmüştür. Bu sade fazlalıkları atmak için yapılan masraf. Bu, fazlalık olduğuna göre, bunu alırken de en az bu kadar masraf yapıldığı kesin. Güzel görünmek için estetik için yapılan israf ise bütün bunların çok çok üstünde. Sadece bu iki harcama kalemi üzerinden yapılan masraf bir trilyon doların üzerinde. İşte dünya bu. Bir kısım insan, tokluktan çatlarken, parayı nasıl harcayacağım derdinden strese, depresyona girerken, diğer yandan milyonlarca insan, açlıktan kırılmakta, hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Eğer herkes İslamiyete uygun yaşasa, zekatını verse, israf yapmayıp fazlalıklarını ihtiyaç sahiplerine verse inanın yeryüzünde, aç açık kimse kalmaz. Bu, hayal değil, az da olsa geçmişte İslam ülkelerinde yaşanmıştır. Müslümanlar zekatlarını verecek kimseleri bulmakta zorlanmışlar, zekat verecek kimse bulmak için yolculuğa çıkmak zorunda kalmışlardır. Çünkü zekat vermek için nisab miktarından az mala sahip olmak lazımdır. Bu da bugün itibariyle 96 gr altın yaklaşık 3 bin liradır. Paylaşım kavgaları Ayrıca dünyada, anarşi terör de olmaz, fakirlerin gözü zenginlerin malında olmazdı. Çünkü bütün kavgaların, savaşların esas sebebi paylaşım mücadelesidir. Zenginler de emniyet içinde, huzurlu bir hayat sürerlerdi. Güvenlik için bu kadar bütçe ayırmak zorunda kalmazlardı. Sosyal adaletin tesis edilememesinde israfın önemli bir yeri vardır. Ayrıca malı israf etmek, Allahü teâlânın nimetini hakir görmek, nimete kıymet vermemek, nimeti elden kaçırmak, kısaca küfran-ı nimet etmek, yani şükür etmemek olur. Bu ise, nimet verenin düşman muamelesi yapmasına, azarlamasına ve azab etmesine sebep olacak büyük bir suçtur. Nimetin kıymeti bilinmeyince, hakkı gözetilmeyince elden gider. Şükür edilince ve hakkı gözetilince elde kalır ve artar. İbrahim suresi, yedinci ayetinde mealen "Şükür ederseniz, verdiğim nimetleri elbette artırırım" buyuruluyor. Cenâb-ı Hakkın verdiği nimetin şükrünü yapabilmek, Cenâb-ı Hakka karşı asi, günahkâr duruma düşmemek için israfın ne olduğunu, mahiyetini iyi bilmek gerekir. İsraf, malı helak etmek, faydasız hale getirmek, dine ve dünyanın mubah olan işlerine faydalı olmayacak şekilde sarf etmektir. Herkesçe bilinmeyen, hatırlatılması lazım olan israflar da vardır. Mesela, gıda maddelerini iyi saklamayıp kendiliklerinden bozulmaları veya nem alarak, çürümeleri hep israftır. Fasulye, pirinç, nohut gibi şeyleri yıkarken dökmek ve dökülenleri toplamamak israftır. Elbise, sarık, çorap, ayakkabı gibi giyim eşyasını iyi kullanmayıp, çabuk eskitmek, onları yırtmak, yıkarken suyu, sabunu çok harcamak, lambayı, elektriği, doğal gazı boş yere yakmak, hep israftır... Malı kıymetinden aşağı fiyatla satarak veya kiraya vererek ve kıymetinden yukarı fiyatla satın alarak veya kiralayarak aldanmak israf olur. Doyduktan sonra fazla yemek de israftır. Sofrada yemek çeşitlerini lüzum yok iken artırmak, artan yemekleri çöpe dökmek israftır. Ekmeğin pişkin yerini ve içini yiyip, kenar ve kabuklarını atmak israftır. Bırakılan kısımları başkası veya hayvan yerse, israf olmaz. Sadakada israf! Sadaka vermekte de israf vardır. Cenâb-ı Hak, sadaka verirken, haram olan israftan sakınılmasını emretmektedir. Sabit bin Kays bir günde beşyüz ağacın hurmalarını toplayıp hepsini sadaka vererek evi için hiç bırakmayınca, ayet-i kerime gelip, "Hepsini vermeyiniz!" buyuruldu. Muaz bin Cebel'in bir hurma ağacı vardı. Hurmalarını toplayıp hepsini sadaka verdi. Kendine bir şey kalmadı. Hemen "Fakat, israf etmeyin" ayet-i kerimesi geldi. İsra suresi, yirmi dokuzuncu ayetinde mealen, "Ey Habibim! Malını, kendine kalmayacak şekilde dağıtma!" buyuruldu. Borcu varken malını dağıtmak da israftır. Resulullah efendimiz, "Kendisi veya çoluk çocuğu muhtaç iken veya borcu var iken verilen sadaka kabul olmaz. Borç ödemek, sadaka vermekten ve köle azad etmekten ve hediye vermekten daha mühimdir. Başkasının malını, sadaka vererek, zayi olmasına sebep olmayın!" buyurdu. Malın hesabını vermek zor olduğu için, zenginlerin ahirette işinin daha güç olduğu anlaşılıyor. Hele bu zamanda; yüzlerce israf tuzağını aşabilmek her babayiğidin harcı olmasa gerektir!