Kusursuz sevebilmek için

A -
A +

Muhammed aleyhissalâtü vesselâma tam ve kusûrsuz uymak lazımdır. Bunun için de Onu tam ve kusûrsuz sevmek lâzımdır. Tam ve olgun sevginin alâmeti de, Onun düşmanlarını düşman bilmektir. İslâmiyeti beğenmeyenleri sevmemektir. Muhabbete (Müdâhene), yani gevşeklik sığmaz. Âşıklar, sevgililerinin dîvânesi olup, onlara aykırı birşey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. İki zıt şeyin muhabbeti bir kalbde, bir arada yerleşemez. Cem'-i zıddeyn muhâldir. İki zıddan birini sevmek, diğerine düşmânlığı îcâb eder. İşi elden kaçırmadan, iyi düşünmelidir. Elden gitmiş olanlar da kurtarılabilir. Yarın iş elden çıkınca, pişmânlıktan başka ele birşey geçmez. Bu dünya malları, mülkleri geçicidir ve aldatıcıdır. Bugün senin ise, yarın başkasınındır. Âhırette ele geçecekler ise sonsuzdur ve dünyada iken kazanılır. Bu birkaç günlük hayât, eğer dünya ve âhıretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselâma tâbi olarak geçirilirse, saadet-i ebediyye, sonsuz necât, kurtuluş umulur. Yoksa, Ona tâbi olmadıkça, herşey hiçtir. Ona uymadıkça, her yapılan hayır, iyilik burada kalır, âhırette ele birşey geçmez. Resûlullaha uymak şerefine kavuşmak için, dünyada olan herşeyden yüz çevirmek lâzım olmaz. Böyle yapmak çok zor olur. Eğer, farz olan zekât verilir ise, dünya mallarının hepsi terk edilmiş demek olur. Böylece insan dünyanın zararından kurtulmuş olur. Çünkü, bir malın zekâtı verilince, o mal zarardan kurtulur. Demek ki, dünya malını zarardan korumak için ilâç, o malın zekâtını vermektir. Malın hepsini Allah yolunda vermek, elbette daha iyi ve faydalı ise de, zekâtını ayırıp, yerine vermek de, bu işi görmektedir. Demek ki, aklı olan, her işini İslâmiyete uygun yapmak için çok çalışmalıdır. Âlimler, sâlihler gibi, İslâmiyete hizmet edenlerin kıymetlerini bilmeli, onlara saygı göstermeli, edebli davranmalıdır. İslâmiyetin yayılması için, elinden geleni yapmalıdır. Nefslerinin istekleri ardı sıra koşanları, bid'at sâhiblerini adam yerine koymamalı, onları kıymetsiz, aşağı tutmalıdır. Bid'at sâhibine kıymet veren, İslâmiyeti yıkmağa yardım etmiş olur. Allahü teâlânın düşmanı ve Onun Resûlünün düşmanı olan kâfirleri, kendine düşman bilmelidir. İslâm düşmanlarını aşağı tutmalı, kıymetsiz, rezîl olmaları için uğraşmalıdır. O alçaklara hiçbir zaman ve hiçbir yerde saygı göstermemelidir. Onlarla görüşmemeli, hiç buluşmamalıdır. O düşmanlara hep sert davranmalı, elden geldiği kadar, yüzlerini görmemeli, işe karıştırmamalıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.