İslam büyükleri, harama bulaşmamak, haramdan uzak olmak için her türlü sıkıntıya razı olurlardı. Hazreti Ebû Bekir, hizmetçisinin getirdiği sütü içti. Sonra helâlden olmadığını anlayınca, parmağını boğazına sokarak kay etti. O kadar zahmetle çıkardı ki, ölüyor sandılar. Sonra, "Yâ Rabbî! Elimden geleni yaptım. Midemde ve damarlarımda kalan zerrelerden sana sığınırım!" diye yalvardı. Hazreti Ömer de, Beyt-ülmâla âid zekât develerinin sütünden, yanlışlıkla verilip içtiği zaman, böyle yapmıştı. Abdullah bin Ömer hazretleri buyurdu ki: "Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramdan kaçınmadıkça, kabûl edilmez, faydası olmaz." Süfyân-ı Sevrî hazretleri buyuruyor ki: "Haram para ile sadaka veren, câmi yaptıran, hayrât yapan kimse, kirlenmiş elbiseyi idrâr ile yıkayan kimseye benzer ki, daha çok pislenir." Yahyâ bin Mu'az buyuruyor ki: "Allahü teâlâya itaat etmek, bir hazîneye benzer. Bu hazînenin anahtarı duâ, anahtarın dişleri de helâl lokmadır." Sehl bin Abdüllah-i Tüsterî buyurdu ki; "Hakîkî îmana kavuşmak için, dört şey lâzımdır: Bütün farzları edeble yapmak, helâl yemek, görünen ve görünmeyen bütün haramlardan sakınmak ve bu üçüne, ölünceye kadar devam etmeye sabretmek." Yine Sehl bin Abdüllah Tüsterî buyuruyor ki: "Haram yiyenlerin yedi azası, istese de, istemese de günah işler. Helâl yiyenlerin azası, ibâdet eder. Hayır işlemesi kolay ve tatlı gelir. Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ, onun kalbini nûr ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünya muhabbetini, kalbinden giderir." Abdullah ibni Mübârek buyurdu ki: "Şüpheli olan bir kuruşu sahibine geri vermeyi, bin lira sadaka vermekten daha çok severim." Hadis-i şerifte, "Verâ sahibi imam ile kılınan iki rekât namaz, fâsık ile kılınan bin rekâttan daha eftaldir" buyuruldu. Eftal demek, sevabı daha çok demektir. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr