İmâm-ı Begavî buyuruyor ki: Allahü teâlâ, Enfâl sûresi 2'nci âyet-i kerîmesinde meâlen, "Hâlis mü'minler o kimselerdir ki, Allahü teâlânın ismi zikrolununca, kalblerinde korku hâsıl olur" buyurdu. Bu, Ebû Bekr-i Sıddîk içindir. "Onlara Allahü teâlânın âyetleri zikrolunduğu zaman îmânları ziyâde olur" buyurulması, Hazreti Ömer-ül Fârûk içindir. "Onlar Rablerine tevekkül ederler" [Enfâl sûresi 2'nci âyetinin devamı]; buyurulması, Hazreti Osmân içindir. Enfâl sûresi 3'üncü âyetinde meâlen, "Namazlarını kılanlar ve verdiğimiz rızıklardan dağıtanlar..." buyurulması, Ali ibni Ebî Tâlib içindir. Enfâl sûresi 4'üncü âyetinde meâlen, "Onlar hakîkî mü'minlerdir" buyurulmuştur. O büyüklerin ve onları sevenlerin hakîkî mü'min oldukları bildirilmektedir. Tövbe sûresi 112'nci âyet-i kerîmesinde; Allahü teâlâ meâlen buyuruyor: "Allahü teâlâya tövbe edenler" ile Ebû Bekr-i Sıddîk, "İbâdet edenler" ile Ömer-ül Fârûk, "hamd edenler" ile Hazreti Osmân, "Oruc tutup, hac edenler" ile Hazreti Ali, "rükû' ediciler" ile Hazreti Ebû Bekr, "Secde ediciler"ile Hazreti Ömer, "Sünnet ile ma'rûfu emir ediciler ve bid'atten nehy ediciler" ile Hazreti Osmân, "Allahın hadlerini muhâfaza ediciler" ile Hazreti Ali kasdedilmektedir. Âyet-i kerîmenin devamında "Yâ Muhammed! Mü'minleri Cennet ile müjdele" buyurularak; bu dört Halifeyi sevmeyi emir buyurmuştur. Şûrâ sûresi 36'ncı âyet-i kerîmesinde meâlen, "... Allahü teâlânın katında hayırlı ve bâkî olanlar; îmân edenler ve Rablerine tevekkül ve i'timâd edenler içindir..."buyurulmaktadır. Burada Ebû Bekir kasdedilmektedir. 37'nci âyet-i kerîmede meâlen, "O kimseler için ki, büyük günâhlardan ve çirkin şeylerden kaçınırlar. Gadaba geldiklerinde affederler" buyurulmaktadır. Burada Ömer kasdedilmektedir. Otuzsekizinci âyet-i kerîmesinde meâlen; "Rablerine icâbet edenler, namaz kılanlar, işleri için aralarında meşveret edenler ve verdiğimiz rızıklardan dağıtanlar içindir" buyurulmaktadır. Burada Hazreti Osmân kasdedilmektedir. Müfessirlerden bazısı der ki; bu âyet-i kerîme Ebû Bekr-i Sıddîk'ın şân-ı şerîfi için nâzil olmuştur. Çünkü eline ne geçerse dağıtırdı. Kötülediler ve azarladılar. Cevap vermedi. O vakit nâzil oldu. 39'uncu âyet-i kerîmesinde, "Onlara zulüm isâbet etse, onlar adl ile karşılıkta bulunurlar" buyurulmaktadır. Burada Hazreti Ali kasdedilmektedir...