Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumartesi sabahı gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenlerini davet ettiği sabah kahvaltısındaydık... Yaklaşık yarım saat konuştuktan sonra gazetecilerin seksene yakın sorusunu not alan Başbakan Erdoğan olağanüstü bir sükunetle her soruya cevap verdi... Sadece geçen hafta ülke gündemine oturan İstanbul ile ilgili iki çılgın projenin ne olduğuna dair soruyu cevaplamadı... Daha sonra gittiğimiz her yerde bu projelerin ne olduğu soruldu... Kimse bilmiyordu ve hemen herkes tahmin yürütüyordu... İşadamı, bürokrat ve gazeteciler projelerin ne olduğuna dair tahminlerde bulundukça ortaya da ilginç projeler çıkıyordu... Acaba bu iki çılgın proje neydi? * Kimileri; Yeşilköy'deki havalimanın tamamen kaldırılacağı, yerine ise New York' taki gibi Central Park yapılacağı, Kemerburgaz'daki taş ocaklarının bulunduğu araziye ise uluslararası yeni bir havalimanının yapımına başlanabileceğini söylüyordu... Kimileri ise; daha büyük bir hayal kuruyor ve İstanbul'a ikinci bir boğaz açma projesinden sözediyordu... İkinci bir boğaz projesi gerçekten büyük heyacan uyandırıcıydı ve belki de dünyada çok büyük ses getirebilecek projeydi ama bunun yapımına başlanması ve bitmesi yılları alırdı... Çünkü Sultan II. Abdulhamid Han, Süveyş Kanalı projesinden esinlenerek bu projeyi düşünmüştü ama bir türlü gerçekleştirememişti... Kimileri de, İstanbul'un kanayan yarası haline gelen trafik meselesine köklü bir çözüm üretecek olan bir proje olabileceğini belirtiyordu ve bunun da sahil şeridine baştan sona kadar, raylı sistemi de kapsayabilecek yeni bir yol çalışmasından sözediyordu... Kimileri de bir Disneyland projesi olabileceğine dair tahminde bulunuyordu... * Kısaca İstanbul'a ait iki çılgın projeyle ilgili her insanın kafasında çok farklı ve çılgın projelerin yeraldığına şahit olduk... Elbette, Başbakan Erdoğan, yıllarca İstanbul'u yöneten biri olarak herkesten daha iyi bu kenti tanıyordu ve belki de çok hayali ve projesi vardı ama o dönemde bunların hiçbirini hayata geçirmesine 'sistem bekçileri' izin vermiyordu... Artık bu engel olmadığına göre İstanbul iki çılgın projeyi bekliyordu... Bekleyelim ve görelim demekten başka çare yok...