Çocuk ölünce anne, anne ölünce çocuk!

A -
A +

Önceki gün BM açıkladı.

 

Gazze’de 10 günde öldürülen çocuk sayısı, Ukrayna’da öldürülen çocuk sayısını geçti! Bu açıklama, başta bütün insanlık için büyük bir utanç, İslam dünyası için büyük bir vebaldir…

 

Küçücük bir yerleşim yeri 10 gündür orantısız bir şekilde bombalanıyor. Sığınacak hiçbir yer yok! Kadınların, annelerin yavrularını koruyacak hiçbir şeyleri yok! Üstelik, elektrik yok, su yok, zaruri ihtiyaçlar yok, ev yok, bark yok. Yok yok’a karışmış. Sadece vahşet var, ölüm var insanlığın görmediği…

 

İsrail, Gazze’yi yok etmek ve sonra da topraklarına katmak için son vuruşunu yapıyor. İslam dünyası seyrediyor. Oysa savaşmadan, tek kurşun atmadan, diplomatik yollardan bu rezilliği ve vahşeti bitirecek ne çok şey var. Ama yok, sadece konuşuyorlar, sadece kınıyorlar, sadece telefon görüşmesi yapıyorlar.

 

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan istisna, diğer ülke liderlerinin çok da umurlarında olduğunu sanmıyorum. Bu korkaklardan, bu ürkeklerden hiçbir şey olmayacağını bir kez daha görüyoruz.

 

Tabii bir de Türkiye’de ilginç bir zümre var: "Filistin, Osmanlı’ya ihanet etti, BM’de bize sırt döndü, Rum kesiminin yanında oldu, Azerbaycan-Ermenistan savaşında Ermenistan’ı destekledi, Doğu Türkistan meselesinde Çin’e hak verip, Uygur Türklerini terörist diye adlandırdı..." kabilinden yığınla suçlama ile bize ne, bizim Filistin diye bir meselemiz yok diyorlar!

 

Doğrudur, bu suçlamaların birçoğu doğrudur lakin yanlış olan bir şey vardır!

 

Hanımlar, Beyler, Ey insanlar! Bu suçlamaların tümü velev ki doğru olsa bile çocukların ölümüne göz mü yumalım? Vatanları cebren ve hile ile ellerinden alınan, çoluk çocuk demeden soykırıma uğrayan, zalimliğin türlüsü ile sınanan bir milletin feryadına kulak mı tıkayalım? 10 günde öldürülen çocuk sayısını, anne sayısını görmezden mi gelelim? Ne yapalım? Yoksa İsrail’e alkış tutup, devam et, bunlar bunca kötülüğü hak etti, daha fazla bombalayıp yok edin bu halkı mı diyelim?

 

Her şeyden önce Filistinli yöneticilerin yanlış diplomatik kararlarının, yanlış yerde durmalarının sorumlusu halk değildir. Hiçbir Filistinli bu sayılan suçlamalara taraf değildir. Filistinlilerin ezici bir çoğunluğu Türk milletine aşk derecesinde bağlıdır, Türkiye sevdalısıdır. Ve eğitimli olanların büyük çoğunluğu da Türkçe bilir. Ve hatta kendisini Osmanlı torunu olarak addeden sayısız Filistinli tanıyorum.

 

Yani Mahmut Abbas ve takımının Uluslararası arenadaki hatalı ve yanlış diplomatik duruşunun sorumlusu Filistin ve Gazze halkı değildir! Hele bebekler, çocuklar ve kadınlar hiç değildir.

 

İnsanlık, merhametini ve vicdanını sorgulamalıdır.

 

Ey insanlık! İsrail’in katlettiği yüzlerce bebeğin ve çocuğun kefenlere sığmayan dehşetli görüntülerini siz nasıl hazmediyorsunuz söyleyin? Henüz birkaç aylık bir bebeğin yüzü de dâhil, kafasının tam alnının ortasından ikiye ayrıldığını gördünüz mü? O cennet yüzlü bebeğin iki yana ayrılan kafasını tep parça hâline getirmeye çalışan görevliler nasıl dayandılar acaba? Hiç düşündünüz mü? Ölmedilerse şayet anne ve babası ve kardeşleri şimdi neredeler? İsrail bombardımanında annesini kaybeden 15 yaşındaki gencin feryadını duydunuz mu?

 

-Ey insanlık siz neredesiniz, bize merhametiniz yok mu? Diye ağlıyordu. Gazze’de zaten çığlığın ardı yine çığlık! Annesi ölmüş çocukların, çocuğu ölmüş annelerin feryadı yükseliyor arşıâlâya…

 

Şair Sezai Karakoç “Anneler ve Çocuklar" şiirinde annenin çocuksuz, çocuğun annesiz oluşunu şöyle kayıt düşmüş, edebiyat defterine:

 

Kaçar herkesten/Durmaz bir yerde/Anne ölünce çocuk/Çocuk ölünce anne!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.