Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy önceki gün Ankara’da idi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelen Ukrayna Cumhurbaşkanı öne çıkan başlıkların yanı sıra ana akım medyada pek yer bulmayan Kırım Tatarları meselesini de gündeme getirdi.

Ukrayna-Rusya savaşı dördüncü senesine yaklaşırken iki liderin buluşması, sanılandan ve görülenden çok daha fazlasıydı. Bu görüşme ile Kırım Tatarlarının Türkiye’nin dış politika önceliklerinin tam merkezinde olduğunu müşahede ettik.

Zelenskiy, her görüşmede bu durumu da gündeme getiriyor aslında. Bu görüşmede de esir takasları başlığında doğrudan Kırım Tatar siyasi mahkûmları hatırlatarak “Türkiye’nin bu konudaki çabaları bizim için paha biçilmez” diyerek Kırım Tatarlarının Ukrayna için öneminin altını çizdi.

Bilindiği gibi Rusya’nın işgal ettiği Kırım’da yüzlerce Tatar aktivist, gazeteci ve sivil toplum lideri hâlâ demir parmaklıklar ardında bulunuyor. Türkiye, 2022-2024 döneminde gerçekleşen esir mübadelesinde özellikle bu isimlerin serbest bırakılması için yoğun kulis yürütmüş ve önemli bir kısmını ülkeye getirmişti. Bugüne gelindiğinde özellikle birçok sivil aydın, gazeteci ve aktivist tutuklu ve kendilerinden haber alınamıyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenskiy ile düzenlediği ortak basın toplantısında Kırım’ı doğrudan zikrederek mesajını net verdi:

“Stratejik ortağımız Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığına olan bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Bu minvalde, Ukrayna ile aramızda müstesna bir tarih ve kültür bağı olan Kırım Tatarlarına desteğimizin süreceğini de özellikle belirtmek isterim.”

Bu cümle, Türkiye’nin 2014’ten beri kesintisiz olarak sürdürdüğü politik çizginin değişmediğinin de bir göstergesiydi. Zelenskiy’nin yıl sonuna kadar planlanan “büyük takas dalgası”nda Kırım Tatarlarının öncelikli listede olduğunu vurgulaması, Türkiye’nin diplomatik ağırlığının somut bir göstergesi oldu.

Görüşmenin en kritik başlığı, hiç şüphesiz Karadeniz güvenliğiydi. Çünkü Karadeniz’in güvenliği, aynı zamanda Kırım’ın ve dolayısıyla Kırım Tatarlarının geleceği demek. Zelenskiy’nin “Türkiye ile Karadeniz’i güvenli hâle getirebiliriz” cümlesi, Montrö rejimini titizlikle uygulayan Türkiye’nin elinde önemli bir stratejik kozun farkında olduğunu işaret ediyordu.

Rusya’nın tahıl koridorunu bir ‘silah’ gibi kullanabildiği bir ortamda mesele daha da girift bir boyut kazanıyor. Dolayısıyla Türkiye, “Gönülsüz Koalisyon”un (Reluctant Coalition: Gönülsüz, mecburiyetten, geçici ve kırılgan ittifak) deniz bileşeninde aktif rol alarak hem tahıl sevkiyatını hem de Kırım’ın çevresindeki askerî dengeyi kontrol etme potansiyeline sahip tek NATO ülkesi konumunda…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında Kırım Tatarlarına özel başlık açması, sadece insani değil, aynı zamanda diplomatik bir mesajdı. Bu mesajı kimi stratejistler özellikle 2024-2025 döneminde, Türkiye-Rusya ilişkilerinin hem iş birliği hem rekabet içerdiği bir zeminde ortaya çıkan karşılıklı “örtülü mutabakat” ya da “sözsüz anlaşma” olarak yorumluyorlar.

Peki Rusya bu mesajlara ne tepki veriyor?

Rusya’nın da Türkiye’nin bu stabil çizgiyi aşmayacağını (yani askerî olarak Kırım’a müdahale etmeyeceğini) bildiği için, Türkiye’nin Kırım Tatarlarına diplomatik, kültürel ve insani desteğini tolere ediyor, diye ekliyorlar.

Aslında Türkiye’nin bu diplomatik tavrı 2022 İstanbul müzakerelerinde de masaya getirilmişti. Rusya heyeti, Kırım’ın statüsünün görüşme dışı tutulmasını isterken Türkiye, Kırım Tatarlarının kültürel özerklik ve güvenlik taleplerini müzakere şartı olarak öne sürmüştü.

Hasılı, 19 Kasım 2025 görüşmesinin ana ekseni “barış çabaları” gibi görünse de daha derinlerde güçlü bir Kırım Tatar diplomasisinin yattığını söyleyebiliriz. Öyle ki savaşın bitiş senaryosunda Kırım’ın ve Kırım Tatarlarının statüsünün masada olması gereği vardır. Tatar toplumunun haklarının garanti altına alınması ise elzemdir.

Çünkü Kırım Tatarları en mazlum Türk topluluğudur.

Kırım, Türk siyasi tarihinin en zorlu davasıdır!

Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR