İran’ın inkâr politikası!

Sesli Dinle
A -
A +

Ülke nüfusunun yarıya yakını Türk…

 

İran ısrarla ve inatla bunu yok sayıyor ve ülkenin neredeyse yarısını teşkil eden bu kitlenin varlığını kabul etmiyor. 83 milyon nüfusu olduğu ileri sürülen ülkede 35 milyon civarında da Azerbaycan, Kaşkay Türkleriyle birlikte diğer Türk toplulukları yaşıyor.

 

Hâl böyle olduğu hâlde İran ısrarla bu gerçeği kabul etmiyor ve ülkedeki Türk toplulukları üzerinde asimilasyon başta olmak üzere her türlü baskı unsurunu kullanmaya devam ediyor.

 

Geçtiğimiz gün İran First Lady’si Jamileh Alamolhoda bir Venezuela televizyon kanalına verdiği röportajda İran’da yaşayan Türklere ve Araplara yönelik nefret içeren konuşmalar yapınca hem ülke içinde hem de ülke dışında yaşayan Kaşkay ve Azerbaycan Türkleri bu söylemlere büyük tepki verdiler ve kınama bildirisi yayınladılar.

 

İran Cumhurbaşkanının eşi Jamileh Alamolhoda, söz konusu röportajda şu ifadeleri kullanmıştı:

 

“Türkler ve Moğollar, İranlıların kadim düşmanı olmuşlardır. Bunlar aynı zamanda işgalcidir!”

 

İran, uzun zamandır ülkedeki Türk topluluklarına karşı sistematik bir şekilde asimilasyon hareketini yürütürken bir yandan da ülke medyasında Türk milletini ağır şekilde aşağılayan, küçük düşüren yayınlar yapılıyor.

 

Ülkede ikinci büyük topluluk olan Azerbaycan Türklerine özellikle ve ısrarla “Azeri” ifadesi kullanılıyor nitekim Azerilerin Pehleviliğin bir kolu olduğu söyleniyor! Aslında bu Azerbaycan Türklerinin Türklüğünü reddeden bir politikanın tezahürüdür. Azeri sözcüğü İran’da bilinçli ve politik bir söylem olup bir halkı yok saymanın bir nevi Farisî formülüdür!

 

İran, Kaşkay Türklerine de sistemli bir şekilde baskı uyguluyor. Ülkede en fazla asimile politikasına maruz kalan Türk topluluğu olan Kaşkay Türkleri bu duruma yüksek sesle itiraz ediyorlar.

 

Bir ülkenin First Lady’si, durup dururken neden böyle bir konuya değinir, niçin ülkenin yarısını oluşturan bir halka karşı hasmane söylemlerde bulunur?

 

Çünkü bu İran’ın resmî politikasıdır da ondan!

 

Geçtiğimiz gün Tebriz Araştırma Enstitüsü’nün internet sayfasında bu söylemi kınayan bir bildiri yayınlandı.  Güney Azerbaycan ve Kaşkay Türklerinin İran First Lady’sini kınama bildirisinde şu ifadelere yer verildi:

 

İran devletinin sistematik bir şekilde etniklere yönelik ayrımcı ve ırkçı politikalar uygulaması, etnikleri aşağılayıcı ve onlara karşı nefret içeren söylemleri kullanması ve teşvik etmesi, ders kitapları ve televizyon programlarında yine ırkçı ve ayrımcı söylemlere geniş yer vermesi… Etniklerin, özellikle de Türklerin yaşadığı bölgelerde yer altı ve yer üstü kaynaklarının âdeta yağmalanarak, oradan elde edilen gelirin genellikle Farsların yaşadığı bölgelere aktarılması; bu sebepten de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Azerbaycan ilinde işsizliğin yaygınlaştırılarak… Sermaye ve beyin göçünün başka bölgelere kaydırılması gibi ırkçı-ayrımcı politikaların uluslararası camiada kabul gören ve İran’ın da imzalamış olduğu bildirgelere, insan hakları kurallarına ve insan fıtratına aykırı olduğu açıkça ortadadır…

 

Biz bu mektubu imzalayanlar olarak İran devletinin uyguladığı sistematik ayrımcılık politikalarını, nefret içeren söylem ve eylemlerini şiddetle kınıyor, uluslararası kurum ve kuruluşlardan bu sürecin durdurulmasını, İran yetkililerine yaptırım uygulanmasını ve hızla devam eden asimilasyon sürecine engel olunmasını talep ediyoruz.”

 

Hâsılı İran, özellikle Türk Devletleri Teşkilatının kurulmasından sonra, bu baskılarının dozunu artırmış ve ülkede yaşayan etnik halkların sosyal ve siyasi hakları üzerinde bir inkâr politikası geliştirmiştir.

 

Lakin korkunun ecele faydası yoktur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.