Doğu Akdeniz’de İsrail var olan sorunları tırmandırıyor!
Doğu Akdeniz’in jeopolitik arenasında, İsrail’in Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) ile derinleşen ilişkileri, bölgesel dengeleri sarsmayı hedefliyor. İsrail’in GKRY’ne hava savunma sistemleri satışı, enerji anlaşmaları ve askerî tatbikatları, yalnızca iki ülke arasındaki iş birliğini değil, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel çıkarlarını doğrudan baltalamak amacını taşıyor.
İsrail, 2024 sonunda GKRY’ne “Barak MX hava savunma sistemini” teslim etti. Yerel medyada “Kıbrıs’ın Demir Kubbesi” olarak anılan bu sistem, roket, füze ve insansız hava araçlarına (İHA) karşı koruma sağlıyor. Mart 2025’te tam operasyonel hâle gelen sistem, özellikle Türk İHA’larına karşı savunma kapasitesini artırmayı hedefliyor!
Türkiye, doğal olarak bu gelişmeyi ciddi bir tehdit olarak görüyor. Ankara, bu tür askerî adımları, Kıbrıs sorununun çözümünü zorlaştıran provokasyonlar olarak değerlendiriyor. Stratejistler, Türkiye’nin İHA teknolojisindeki (Bayraktar TB2) üstünlüğü karşısında İsrail’in GKRY’ni silahlandırmasını bir denge bozma girişimi olarak yorumluyor. Aslında İsrail-GKRY ilişkileri, sadece savunma sistemleriyle sınırlı değil. En riskli gelişme de 2025’te İsrail’in Paphos Hava Üssü’nde “ayrıcalıklı statü” kazanmasıydı; nitekim bu üs, ABD desteğiyle modernize edildi!
İsrail, Yunanistan ve GKRY arasındaki üçlü ittifak, ortak tatbikatlarla güçlendiriliyor. 2025’te yapılan enerji altyapısını koruma tatbikatları, bu ittifakın stratejik derinliğini gösteriyor. Enerji alanında ise İsrail-GKRY ortaklığı, denizaltı elektrik kablosu projesi ve 2010’da imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasıyla pekiştirilmiş durumda! Ancak Türkiye, haklı olarak GKRY’nin MEB’lerini tanımıyor ve kendi kıta sahanlığını savunuyor. Ankara, bu anlaşmaları, kendi enerji arama faaliyetlerini engelleme girişimi olarak değerlendiriyor.
İsrail vatandaşlarının GKRY’de arazi alımları, yerel ve bölgesel tartışmaları da beraberinde getirdi ve GKRY’deki muhalefetin tartışmalarını alevlendirdi. 2025’te, İsrail vatandaşlarının pek çok “stratejik varlığı” satın alması, GKRY’deki muhalefet partisi AKEL tarafından “Siyonist gettolar” olarak nitelendirildi.
Peki bu ataklarla İsrail gerçekte ne yapmak istiyor?
İsrail’in GKRY’deki faaliyetleri çok katmanlı. İlk olarak, Doğu Akdeniz gaz sahalarını kendi kontrolüne almayı; GKRY ile ortaklık yapmayı, nihayetinde Türkiye’nin enerji rotalarını baypas etmeyi hedefliyor. GKRY, İsrail için “yedek üs” rolü oynamaya çoktan teşne! 2023-2025 yılları arasında İsrail vatandaşlarının Güney Kıbrıs’a akın etmesi İsrail’in daha derin planlarının olduğunun da birer göstergesi aslında. İsrail’in Güney Kıbrıs’ta ciddi arazi alımları yapması, ekonomik yayılma çalışmalarının ivme kazanması, GKRY’ni “İkinci İsrail” yapma tartışmalarını da beraberinde getiriyor!
Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrinine karşı Yunanistan-GKRY ittifakını güçlendirerek Türkiye’nin hedeflerini baltalamak istiyor! Türkiye, İsrail-GKRY iş birliğini ulusal güvenliğine karşı bir tehdit olarak görüyor. İsrail’in pervasız ve küstah bir şekilde Suriye’deki Türk yanlısı güçlere saldırıları, GKRY’deki orantısız varlığı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Suriye politikalarını kısıtlama girişimleri çok tehlikeli gelişmelere gebe. İsrail, bölgede artık sınırları aşan çok tehlikeli bir sürecin içine girmiştir. İsrail, Siyonist doktrinini GKRY sınırları içine taşımıştır.
Hasılı, İsrail’in GKRY’deki Demir Kubbe ve diğer girişimleri, enerjiye ulaşma güdüsü, askerî anlamda bölgede üstünlük kurma ve bölgesel hegemonya kurma hedefleri çok tehlikeli boyutlara ulaşmak üzeredir.
Türkiye için bu, Kıbrıs sorununun derinleşmesi ve Doğu Akdeniz’de sıcak çatışma riski demek! Her geçen gün bölgedeki gerilim biraz daha artsa da Türkiye her türlü izolasyon, çatışma ve diğer muhtemel riskler için tedbirlerini alıyor, alacaktır da...
Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...