Dün tam da öğrencilerin okul çıkışı saatinde şehrin en işlek caddesindeydim.
Açıkçası derin bir oh çektim zira uzun yıllardır ilk kez öğrencilerimizin ışıl ışıl formaları içindeki duruşları gerçekten gülümsetti beni. Öğrencilerin amblemli tişörtlerinin ağırlıklı olarak beyaz, siyah, bordo, mavi, lila, turuncu gibi renklerden seçildiğini, pantolonlarının da genellikle siyah ve koton benzeri kumaşlardan kombinlendiğini gördüm.
Uzun uzun Millî Eğitim Bakanına dua ettim... Millî Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin Beyefendinin eğitimin her sorununa tek tek neşter vurup kronikleşmiş sorunları çözmesi, eğitim sistemine yeni, millî ve manevi yaklaşımlar getirmesi doğal olarak birilerini kızdırıyor, öfkelendiriyor.
Çünkü Yusuf Tekin, millî kimliğimizin, örfümüzün, genetik kodlarımızın, tarihî ve kültürel bağlarımızın izini sürüyor. Maarif modeli bütün bu atalar mirasının yeni baştan çağa uygun hâle getirildiği, bilginin ve irfanın kucaklaştığı sistemdir aslında.
Eğitim sistemi günbegün kendini yeniliyor; millî, tarihî, ilmî, manevi ve ahlaki bir hüviyete bürünüyor. Bakan Tekin ve ekibi kimselerin cesaret edemediği, ürkek davrandığı veya keyfini ve rahatını kaçırmadığı her meseleyi çözmeye, eğitime yeni ve modern yaklaşımlar getirmeye çalışırken birilerinin her fırsatta Bakan Tekin ve ekibine saldırması dikkat çekicidir.
Biz o odakların kimler olduğunu iyi biliyoruz... Bakan Yusuf Tekin, milliyetçi, mütedeyyin, aklıselim sahibi olan kitlenin kırmızı çizgisidir. Çünkü Yusuf Tekin yapıyorsa doğru yapıyordur, çünkü Yusuf Tekin bir şey söylüyorsa arkası doludur. Çünkü Bakan Tekin, BAKMAZ! YAPAR!
Dün caddelerdeki öğrencilerin kılık kıyafetleri gerçekten de mutlu etti beni. Kılık kıyafette bir standardın olması, öğrencinin aidiyet duygusuyla da doğru orantılıdır. Göğsündeki amblem hem okulunun adresi hem de öğrencinin kimliğidir. Kılık kıyafet bizim de kimliğimiz değil midir?
Öğretmenlerin de kılık kıyafet yönetmeliğine daha uygun giyindiğini söyleyebilirim. Ayağında eşofman, sırtında askılı bluzla veya mini etekle okula gelen kadın öğretmenleri de saçı sakalı birbirine karışmış, kırışık gömlekle okula gelen erkek öğretmenleri de gördük! Hatta menfi yönden kıyafeti yüzünden medyaya düşmüş öğretmen profillerini de okuduk. Oysa öğretmen örnek kişiliktir. Öğrencinin karşısına en zarif, en şık ve en iyi hâliyle çıkmalıdır.
Okul aygıtı, öğrencinin karakter ve kişilik kazandığı, ilk tecrübelerini edindiği, ilk izlenimlerini kanıksadığı kurumdur. Bu anlamda okul, eğitim-öğretim yoluyla disiplinin formüle edildiği, insan hayatına çeşitli aksiyonlarla nüfuz edildiği aygıttır.
Bugün kimi gençlerimizin ne hâlde olduğu aşikâr! 15 yaşında akran zorbalığı yapan, çalan, çırpan, dolandıran, yasaklı madde kullanan, cinayete teşebbüs eden, yaralayan ve hatta öldürebilen azımsanmayacak bir genç kitle var. Merhum Necip Fazıl Kısakürek ‘Reis Bey’ adlı eserinde bu tiplere ‘Bitirim’ diyor! Metropollerin arka sokaklarında çeteleşen bu çocuk bitirimleri polisimiz yakalayıp çocuk ıslahevlerine göndermelidir belki de. Bu meselenin eğitim yanında ailevi, adli, tıbbi ve genetik boyutu var zira.
Okullarımızda disiplin suçları biraz daha ağırlaştırılmalıdır. İlk suçlarında yeterli cezaları almayan bu kabil öğrenciler daha da pervasızlaşmakta ve bahsettiğimiz nitelikleri törpülenememektedir. Eğitim kurumları bu tür öğrencilerle uğraşmaktan kimi zamanlarda çaresiz kalmaktadır. Suç işleyen öğrencilerin okullardaki disiplin dosyaları adli makamlara da eğitim sistemine de gerekli fikri verecektir.
Hasılı mesele “Eğitim” olunca ne çok derdimiz ve sorunumuz oluyor. 20 milyon bir genç nüfusu içinde barındıran Millî Eğitim Bakanlığı belki de bu anlamda yükü en zor olan bakanlık.
İşte bu nedenle Bakan Yusuf Tekin gibi bir bakanın varlığı bu kurum için bir şans. Türkiye’de eğitim sistemini en iyi bilen aydındır Yusuf Tekin. Millî Eğitim Bakanlığının en son müsteşarıdır aynı zamanda.
Gerek kararlılıkla uyguladığı Maarif Modeli için gerekse de eğitim sistemine getirdiği sayısız yenilikten ve dahi öğrenci kıyafetleri hakkındaki tasarruflarından dolayı kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz.
Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...