Türkiye’de muhalefet yoktur, muarız vardır!
Bu tescilli bir hakikat olsa da bir önceki yazımda anladım ki bu muarızlıktan da öte tedavisi mümkün olmayan bir hastalık! Ülkemizin sosyolojisini analiz ettiğim bir yazıyı ‘hükûmeti eleştirmeye’ kadar indirgeyerek bendenizi neredeyse ‘muhalif’ ilan ettiler!
Ben kurulduğundan beri destekledim AK Partiyi. Ve destekleyeceğim de… Bu ülkede başarının adresidir AK Parti. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan son 50 yıl zarfında ülkeye en fazla hizmeti olan dünya çapında büyük bir liderdir, liderimizdir. Nokta.
Dünya küresel bir sınamadan geçiyor. Bütün ülkelerde olduğu gibi sosyal medya bizim için de çok ciddi bir tehdide dönüştü. Gidiniz bakınız mahkeme salonlarına, her iki eşten birisi sosyal medya kaynaklı boşanıyor!
Bunu söylemeyelim mi?
Bugün içinde bulunduğumuz sosyolojik gerçekliğin ve çıkmazların müsebbibi bütün ülke ahalisidir! Kira bedellerini AK Parti mi yükseltin diyor? Sebze ve meyveyi tarladan üç kuruşa alıp markette beş yüz liraya satın diyen AK Parti mi? Peki ya sosyal medyadaki fanatikliğin sebebi AK Parti mi? Birbirinizi dolandırın, kazıklayın diyen AK Parti mi? Asgari ücrete zam yapılır yapılmaz kira bedellerini yükselten ev sahiplerine bunu AK Parti mi öğütlüyor?
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki bunların hiçbirini AK Parti yapmıyor! Bu olumsuzlukların müsebbibi tabii ki AK Parti değil. Bizim sosyolojimiz! İçinde her kesimden insan var. Vergi kaçıran bizim esnafımız, sahtekârlık yapan bizim insanımız, belediyelerde yolsuzluk çeteleri kurup devletin malını yağmalayan da sensin ey muhalefet!
Şimdi bunu söylemeyelim mi?
Yıllar önce Hikmet Moğultay ‘ben yargıya ülkücü mü alacaktım’ diye adaletin ibresiyle oynarken sizin sesiniz çıktı mı mesela? O vakitler ‘demokrasi’ dersi veremeyenler, başörtülü kızları okul kapılarından döndürenler, her alanda sınıfta kalanlar bugün kendilerini sütten çıkmış ak kaşık olarak sunuyor! Tam bir ironi…
Bizim insanımız nicedir birbirini kazıklıyor!
Kuaförler, berberler dâhil birçok meslek erbabı devletten vergi kaçırmıyor mu? Ev sahibi fakir fukaranın ümüğünü sıkmıyor mu? Esnafın her türlüsü alakasız zamlarla milleti canından bezdirmiyor mu? Sosyal medyada insanlar birbirini linç etmiyor mu? Caddelerde en ufak tartışma kanla bitmiyor mu? Bunların hangisini AK Parti yaptırıyor söyleyin?
Normalde malum yazımı siyasetle ilinti kurmadan okuyup okuyucunuza sunup "bakınız yazar hanım hakikatleri yazmış" deseydiniz bu ülkeye bir faydanız olurdu belki.
Siz gerçeklik melekenizi kaybettiniz diye biz gerçekleri söylemeyelim mi?
Tespit ettiğim sorunların tümünü bizim insanımız yapıyor. Sen yapıyorsun, o yapıyor, ben yapıyorum. Yani bizim sosyolojimizin ürünü bütün bunlar. Ünlü düşünür Halil Cibran der ki:
"Ey insan, dünyanın her neresinde bir olumsuzluk varsa bunun müsebbibi sensin!"
Bizim insanımız nice zamandır birbirini kazıklıyor! Sosyolojimiz öylesine kirlendi, bozuldu. O kadar tamahkâr olduk ki… Her şeyden menfaat elde etmeye kalkışmak bazı insanların olduğu gibi sizin de zanaatınız olmuş. Öyle ki bu zanaatınızı yürütmek için sadece tekeden süt sağmaya kalkışmamış bir de öküzün altında buzağı aramayı huy hâline getirmişsiniz. Oysa medya etiğine dair ufak bir tefekkür etseniz ya da sosyolojiye dair azıcık mürekkep yalasanız en azından sağlam bir duruşunuz olurdu. Yazıları çarpıtıp yaftacılık siyaseti güdeceğinize sizler de yararlı yayınlarla iştigal edip insanları doğru bilgilendirerek daha iyi bir sosyoloji için çaba harcamış olsaydınız bu ülkeye sizler de pekâlâ hizmet etmiş olurdunuz… Oysa siz ipe un seriyorsunuz! Fitne fücursunuz zira…
Malum medya, siz gerçekten artık ümidini makalelerden cımbızla seçeceğiniz cümlelerimize bağladıysanız algılarınızda ciddi bir sorun var demektir. Olguları bozuk algılarınızla kirletmeyin ve kendinize gelin. Bir makaleyi gerçek anlamıyla okuyun ve kavrayın. İnsanları kandırmayın. Bir sosyolojik tespitten geldiğiniz nokta tam anlamıyla iftira, hile ve desisedir!
Sahiden…
O kadar mı ümidinizi kaybettiniz?
Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...