Katil İsrail durmuyor…
Madleen Gemisi'ne de zincir vuruldu!
Geminin adı başlı başına bir özgürlük sembolü zira adını; Gazze’nin ilk ve tek kadın balıkçısı olan Madleen Kullab'dan aldı. Madleen Kullab, 19 yaşında iken babasını kaybeden ve akabinde ailesine bakmak için Gazze'nin İsrail ablukası altındaki kıyılarında küçük bir tekneyle balıkçılık yapan cesur bir genç kadın!
İsrail’in ablukası, bir halkı sadece fiziken değil, ruhen de esir aldı. Çocuklar, ekmek yerine korkuyu, su yerine gözyaşını tanır oldu. Hastaneler, okullar, evler... Her biri birer hedef tahtası. 7 Ekim 2023’ten bu yana, İsrail’in saldırılarında resmî kayıtlara göre 54 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti. Çoğu kadın ve çocuk. Sayılar cesaretli olsa da aklımız bu sayıları tahayyül etmekte aciz kalıyor. Ama o sayılar, birer can, birer hikâye, birer umut.
İsrail, Gazze’yi sadece bombalarla değil, açlıkla, susuzlukla, ilaçsızlıkla da yok etmeye çalışıyor. İsrail’in nezdinde gıda bir silah, su bir tehdit, ilaç bir lüks sayılıyor! Birleşmiş Milletler’in raporları, Gazze’de 2,3 milyon insanın yüzde 93’ünün ciddi gıda kıtlığı yaşadığını söylüyor. Çocuklar, açlığın kollarında ölümle tanışıyor.
Ve işte tam da bu karanlıkta, bir avuç vicdan sahibi insan, umudu ve merhameti bir yelkenliye yükleyip Gazze’ye doğru yola çıktı. Madleen Gemisi: İnsanlığın Kanayan Vicdanı ve Son Gemi…
Özgürlük Filosu Koalisyonunun organizesiyle, 1 Haziran 2025’te İtalya’dan yola çıkan bu gemi, bebek maması, un, pirinç, hijyen malzemeleri, tıbbi ekipmanlar taşıyordu. Gemide, İsveçli aktivist Greta Thunberg’den Türk gönüllüler Yasemin Acar ve Şuayb Ordu’ya, farklı ülkelerden 12 vicdan yolcusu vardı. Hepsi silahsız, hepsi barışçıl... Amaçları, Gazze’deki ablukayı delmek, bir nebze umut taşımaktı. Ancak İsrail, buna da tahammül edemedi.
7 Haziran 2025’te, uluslararası sularda, Madleen Gemisi'ne İsrail güçleri müdahale etti. Gemi, Gazze’ye 185 mil uzaklıkta durduruldu. İsrail donanması, helikopterler ve insansız hava araçlarıyla gemiye el koydu. 12 aktivist, aralarında Greta Thunberg’in de bulunduğu vicdan yolcuları, gözaltına alındı ve gemi Aşdod Limanı'na çekildi...
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Madleen’in Gazze’ye ulaşmasını engellemek için ne gerekiyorsa yapacağız” demişti ve öyle de yaptı. 2010 yılında Mavi Marmara kanlı baskınını da hatırlatan bu olay, İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan korsanlığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Mavi Marmara’da 10 barış gönüllüsü katledilmişti. Madleen’de şimdilik can kaybı olmadı, ama insanlığın vicdanı bir kez daha yaralandı. İsrail, insani yardımı “tehdit” olarak görüyor. Çünkü Gazze’ye ulaşan her ekmek, her ilaç, onların ablukasını bir parça daha sarsıyor. Bu yüzden gemilere el koyuyor, bu yüzden aktivistleri gözaltına alıyor. Ama Katil İsrail’in unuttuğu bir şey var: Vicdan, zincire vurulamaz!
İsrail’in ablukası, sadece Gazze’yi değil, insanlığın onurunu da kuşatıyor aslında! Madleen Gemisi, bir yelkenli değil, bir ahlak çağrısıydı. O gemiye el koyanlar, sadece bir avuç yardım malzemesini değil, insanlığın umudunu da gasbetti! Ama tarih, sessiz kalanları değil, o gemiye binenleri, o gemiyi savunanları yazacak.
Gazze, bir halkın direniş destanıdır. Madleen, o destanın bir sayfası. Ve bizler, bu soykırımı durdurmak için susmamalıyız. Şuayb Ordu’nun gemiden yükselen sesi hepimize bir vasiyet: “Bizi unutmayın.”
Tabii ki unutmayacağız. Ne Gazze’yi ne Madleen’i, ne de insanlığın kanayan vicdanını. Çünkü bir gemi batabilir, ama insanlığın vicdanı, merhameti korkuya, umarsızlığa ve ahlaksızlığa batmamalı!
Değil mi?
Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...