Sağlık kontrolünden geçmek maksadıyla check-up yaptırdım. Her şey normal çıktı. Bundan iyisi Şam'da kayısı. Da... ne zaman check-up yaptırsam, akciğer problemi çıkar karşıma! Önceki sene yaptırdığım check-up'ta da akciğerde bir leke görmüştü doktor. Göğüs hastalıkları uzmanına gönderdi beni tabii. Yeni bir film çekildi. Yetmedi, tomografi. Leke vardı ve ne olduğu belli değildi. Ardından Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Hastanesi. Bu iş Nükleer TIP'ta PET'e (Pozitron Emisyon Tomografi) kadar gitti. Sonuç: Bir problem yok. O leke olsa olsa geçmişte atlatılan zatürre gibi bir kronik hastalığın izi olabilirdi. Bu sefer de aynı şeyi yaşadım. Check-up raporlarına bakan doktor; her birisi için "normal" dedi, "iyi" dedi, "hım" dedi. Akciğer filmine gelince durdu. Kafasını bir sağa yatırdı, bir sola. Gözlerini kırpıştırdı. İçimde patlayan "eyvah" sözcüğünü bastırmak için elimi ağzıma götürdüm. Dertliyim ya; bir iki derin soluktan sonra 'Ne var hocam' diye sordum. Dudaklarını büzdü. Bana bir kaçamak bakış atıp "Sanki" dedi. "Akciğer filmi normal değil gibi!" Yeniden çektireceğim galiba. "Derin soluk al ve soluğunu tut!" Mesele o değilmiş. Film doğru ama filmdeki akciğerin görüntüsü bozukmuş! Sağlam bir ciğere ait filmi gösterdi ve "Bak" dedi. Baktım. Ben bir şey anlamadım ama doktor anlattı. Benim ciğerin beyaz olması gereken yerler tam beyaz değilmiş. O ciğerle benimkini değiştirmemiz mümkün mü acaba? Doktor uzman ama akciğer uzmanı değil. Dahiliyeci. "Siz en iyisi bir akciğer uzmanına görünün" dedi. Problem ne, diye sordum. "Önemli bir şey yok ama yine de göğüs hastalıkları uzmanına görünmenizde fayda var." Gel de çık işin içinden. En iyisi unut gitsin. Öyle de yaptım ama başıma gelecekleri hesaba katmadan, kızım Sevde'ye olduğu gibi anlattım durumu. "Babaaaa" dedi Sevde. "Bu iş ihmale gelmez! Ben bu konuyla ilgileneceğim." Ertesi gün aradı Sevde. "Yarın, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi'ne gidiyoruz." Kendi ayağımla tuzağa düşmüştüm; "peki" dedim, çaresiz. Ve gittik. Profesör Dr. Emine Sevda Özdoğan beni karşısına alıp sordu. "Şikayetiniz ne?" Hiçbir şikayetim yok! "Eee" der gibi baktı Emine Hoca. Doğruyu söylemek gerekirse, benim doktorlardan şikayetim var Hocam. Akciğerimin görüntüsünü beğenmiyorlar! Ben kalkıp gideceğim gitmesine de Sevde yanımda ve gözümün içine bakıyor. Ayrıca muayenehaneye girmeden önce; Sevda Özdoğan'ın branşında iddialı bir isim olduğunu sıkı sıkı tembih etti. Hocaya güvenmeliymişim. Hoca sordu ben cevapladım. "Yoruluyor musun?" Hayır. "Ağrı var mı?" Yok. "Nefes almada zorlanıyor musun?" Zorlanmıyorum. Prof. Özdoğan sırtımı ve göğsümü dinledi. Her şey normal. "Bir de akciğer filmi çektirelim" dedi. Film de normal. Son bir şey kaldı geriye: Solunum fonksiyon testi. "Üfle, soluğunu tut!" Peki. "Derin nefes al, soluğunu tut!" Peki. Prof. Dr. Özdoğan test sonuçlarına baktı; o da normal. Hoca da şaşırdı. "Sizin şikayetiniz nedir?" Söyledim ya hocam. Benim kendimle ilgili bir şikayetim yok. Ben doktorlardan şikayetçiyim. Benim ciğerimin tipini beğenmiyorlar! Siz siz olun sigara içmeyin.