Yarınlara adanmak

A -
A +

Beyaz kıyafetler giymiş olan komutan; ordusundaki her askerinin gözbebeklerini görmeye çalışır gibi, beyaz atının üstünde dikildi. "Geri dönmek isteyenler şimdi dönsün gücenmem, dedi... Fakat kalanlara dönüş yok!.. Ben, işte kefenimi giydim. Şehit olursam beni buraya gömeceksiniz!.. Bu engeli geçemezsek hepimiz burada kalacağız. Fakat kazanırsak, güneşin battığı denizlere kadar bu topraklar bizim olacak!.." Kimse yerinden kıpırdamadı. Kılıçlar, kargılar havaya kalktı: "Allahüekber, Allahüekber" sesleriyle Malazgirt ovası yankılandı. * Akranlarının eğlencede olduğu o gencecik delikanlı, surlara baktı: "Ya ben İstanbul'u alacağım, ya da İstanbul beni" dedi... Öyle bir inanmıştı ki fethe: Bu imanla denize sürdüğü atı suda yürümeye başlamışken, yakınındaki hocası yetişip hayvanın dizginlerini tuttu! * Tarihimizde, bütün dünyaya yetecek kadar "adanmışlık" hikâyesi mevcuttur... Fakat bu destanlardan binlercesini toplasak, kendimiz için bir tane hikâye yazılmış olmayacak! Ve bizden önce yaşanmış olanlar, bugün bizi bir yere götürmeyecek... Zaten örnekler; "örnek alınsın" diye anlatılıyor, tembeller böbürlensin diye değil. Tarihi yazanlar, yani tarihi yapanlar, yaşadıkları zamanda birer masal kahramanı değildiler, onlar da herkes gibiydiler. Fakat onların diğerlerinden farklı olarak yaptıkları bazı işler, tarihi onların isimleriyle yazdı! * O zaman da insanlar vardı her yerde, şimdi de insanlar var... O zamanki insanlardan da sadece bazısının ismi kaldı bugünlere, şimdiki insanlardan da sadece bazısı anılacak yarınlarda... Kim onlar? Sen hangi ordunun içindesin? Ve sen (herkesten "artı" olarak) yarınlara doğru ne yapmaktasın?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.