Elbette inançlarım ve dünyaya bakış açım çerçevesinde benim de diğerlerinden daha çok beğendiğim siyasi liderler, siyasetçiler ve partiler var. Hangi parti veya hangi lider, bunu tarafsızlık adına saklayacak kadar şaklaban da değilim. Yazılarımdan anlamak mümkün. Fakat, gerçekten bütün bu beğeni ve takdirin ötesinde, siyaset ve siyasetçiden beklentim, benim, milletimin ve ülkemin ve hatta dünyanın huzuru için üretken ve samimi olmasıdır. Bu anlamda şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, daha iyi bir lider ve daha iyi bir parti için bir günde tercihimi değiştirebilirim. Çünkü siyasetçinin ve siyasetin "manevi" anlamda vazgeçilmezliğinden söz etmek bağnazlık olur... Bağnazlığın tek yakıştığı alan futbol taraftarlığıdır. O da kasvetli dünyanın, hoş görülesi boş işidir. *** Bu yazıya ve bu girişe sebep olan, Sayın Kılıçdaroğlu'nun Van depreminden sonra hükümeti ve Erciş eski belediye başkanını suçlamak için ne olduğu henüz anlaşılamayan bir belgeyi kaldırıp, boncuk bulmuş çocuklar gibi sevincini de güya gizlemeye çalışarak sözüm ona muhalefet yapma gayretidir. Yapmayın... Lütfen... Varsayıyorum ki, sonuna kadar haklısınız. Varsayıyorum ki, hükümet gidip bir bilinmez cihazla orayı sallayıp başımıza yıktı... Halâ mı hiçbir işe yaramayan ve sadece yandaşlarınızı köpürtecek söylemlere bağlı kalacaksınız. Vicdanınız sızlıyorsa, yüzünüzden bunu anlamak istiyorum. Tavrınızdan bunu anlamak istiyorum. Duruşunuzdan, eleştirinizden, ses tonunuzdan bunu anlamak istiyorum. 600 küsur canın kaybını ve deprem gerçeği karşısındaki halimizi idrak edebilecek, "iktidar olup" problemlere "çare" üretmek arzusunda siyasetçiler oluşunuzu anlamak istiyorum. Ama hiç öyle bir haliniz yok. *** Yarabbi, ülkeme iktidar olma ihtimali bulunan, kaliteli, seviyeli, sorumluluk sahibi ve samimi muhalefet siyasetçileri ve partileri nasip eyle...