"Ne işe yarıyorsun?"

A -
A +

Bundan yirmi yıl önce ilk otomobilimi almaya heveslendiğimde, her orta direk vatandaş gibi benim de kaynaklarım kıt, hevesim kaynaklarımdan büyüktü. Sıfır bir otomobil almak zor görünüyordu. İkinci ele ise nasıl güveneceksin? "Elbirliği Sistemi" ile yeni bir kampanya başlatan Emin Otomotiv'in kapısını çaldım bir arkadaşım vasıtasıyla. Peşinat yok, vade farkı yok, sadece gelen zamlar taksitlere yansıtılıyor. Reklâmlarını gördüğüm zaman ulaşılması hayal gibi gelen Renault Toros'u bu sistem sayesinde aldığımda, "Bu otomobil bana ömür boyu yeter" diye düşünmüştüm. Madde 1: Gazetecilerin simit-çay ve Cağaloğlu Yokuşu koktukları zamanlardı. Basın kartının bir takım avantajları, akıllara seza ekonomik rahatlık sağlıyordu. Yoksa PÖ/ PS diye mi ayırmalıyız. (Plazalardan önce, plazalardan sonra...) Madde 2: Ben de insanım. Ömür boyu yeter diye düşündüğüm o arabanın borcu bittiği gün satıp yenisini aldım. Geçtiğimiz günlerde Emin Üstün'le sohbet ettik. Aradan 20 yıl geçmiş, 50 bin kişiyi ev - araba sahibi yapmış, sadece sakalları beyazlamış; yoksa her an yeni bir sistem oluşturup piyasaları karıştıracak gibi görünüyor. "Cin fikirli" olmak veya hadiselere kimsenin bakmadığı yerden bakmak bu olmalı ki; "Emeklileri İstanbul'dan yollayacaksın." diyor. Ve ekliyor: "Hem İstanbul çok pahalı bir yer. Hem de emekliliğinde huzur içinde yaşamayı hak etmiş insanlar için çok ağır şartlara sahip. Trafik, gürültü, karmaşa..." Pekiyi nereye yollayacaksın? "Ege kıyılarına... Akdeniz kıyılarına... Bedava elektrik, su ve hatta ev vereceksin. Teşvik edeceksin. Hem İstanbul'a faydalı olur. Hem emeklilere. Hem de gittikleri yere..." Hayal gibi... Ama belki bir gün... Neden olmasın? Dünyadaki krizden söz açılınca, "Bize kolay kolay bir şey olmaz..." diyor. "Çünkü bizde hâlâ nakit para geçerli. Sanal değil ekonomimiz. Orada bir malın türevinin türevini alıp satıyorlar... Çok kızıyorum oturduğu yerden hiçbir şey üretmeden kazananlara. Soruyorsun ne iş yapıyorsun diye, bakıyor suratına öylece. Alıp satıyor. Neyi alıp satıyorsun? Belli değil. Sanal olarak alıp sattığından kazanıyorsan, birilerinin de cebinden alıyorsun demektir. Esas olan üretmektir." Buyurun buradan yakın. Doğru... Doğru da, bu kadar borsacı, finansçı ne olacak? Piyasaları, kâğıtları, indir/ kaldır, oturduğun yerden kazan... Bunun adı çok fiyakalı... Bu meslekler trend... Ve fakat Amerika'da "Amerikan Sonbaharı" yaşanıyor. Yunanistan batıyor. Avrupa telaşlı. Velhasıl Emin Üstün galiba doğru söylüyor. Sormak lazım herkese: "Ne üretiyorsun? Ne işe yarıyorsun?" Belki bilmediğimiz bir cevabı vardır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.