Kötü bir film seyretmekten daha kötü olan şey, o filme birtakım beklentilerle gitmektir... *** Paran var diye bilmediğin işlere soyunup, koca koca laflar edip, her işe dalamazsın... Hele ki o iş sosyal anlamda eksiklerimizin olduğu, bu eksikleri kapatmak, ileriye gitmek ve kabul edilebilir seviyeyi yakalamak zorunda olduğumuz bir işse... *** Yavuz Turgul'un Av Mevsimi birçok açıdan hayal kırıklığı idi. Filmin ortasında sonunu görüyor, üç-beş farklı film hayalinin tek bir filmde "bulamaç" haline gelişini hayretle izliyor ve salonu terk ediyorduk. Ama en azından akılda kalan bir iki sekans, yer yer oyunculuk ustalıkları, Cem Yılmaz'ın şarkısı vs. gibi hoşluklarla "amorti" duygusuna fit oluyorduk. Bitti gitti. Bir "Eşkıya" gibi hatırlanmayacak hiçbir zaman... *** Mesela Cem Yılmaz'ın bütün filmlerini tartışabilirsiniz. Ama adam en azından Türkiye'de uzay filmi yapmanın, ilk çağ filmi yapmanın, kostüme film yapmanın çıtalarını yükseltmiş; belki kimi zaman egosunu öne almış ama nihayetinde öncekilerle kıyaslayınca "Adamlar yapıyor kardeşim" sancımızı hafifletmiştir. *** Mahsun Kırmızıgül'un New York'ta Beş Minaresi "Bak ben helikopter'den neler çekiyorum"un heyecanıyla hayranı olduğumuz oyuncuların maalesef "kullanılması" ameliyesi olarak geçmiştir sinema tarihine... *** Kurtlar Vadisi ekibi ise, Irak ve Filistin filmleriyle hamasi duygularımızı bol bol patlamalı, çatlamalı sahnelerle tatmin etmiş, dokunulmaz konulara cesurca girdiği için övgü almıştır birçok eleştirinin yanı sıra... *** Peki sen ne yaptın ey "Bendeyar"ın mimarı? Çok uğraşırsın; ama sonuç faciadır. En azından harcadığını sineye çekersin cesurca... Reklamını yapıp onca salonda gösterime sokmak "cesaret"le açıklanabilecek bir şey değil. Hâlâ "anlamaya" çalışıyorum... Neden bu işe kalkıştın? Ben bu filmin sonucunu söyleyeyim merak edenlere: İnançlı bir insan olarak kendimi aşağılanmış hissettim.