Abartmayalım derken...

Ocak bütçe gerçekleşmeleri bir hayli patırtı kopardı. Yıllık bütçe açığı hedefinin dörtte biri ilk ayda gelince patırtı kopmasını da yadırgamamak lazım... Analistler, enflasyondan arındırılmış vergi gelirlerinde % 11 gerileme, toplam harcamalarda ise % 15 artış olduğunu belirtip "kriz bütçeye de girdi" diyorlar. 2009 bütçesinin mevcut haliyle devamının pek mümkün olmadığı aşikar... % 4 büyümeyi esas alan ve bütçe gelirlerinde % 14 artış öngören bir bütçenin, ekonomik daralmanın neredeyse kaçınılmaz olduğu bir süreçte revizyon gerektirdiği de aşikar... Nitekim Hazine Müsteşarı Çanakçı'nın bu mealdeki yorumu, ekonomi yönetiminin de bu gerçeği kabul ettiğini gösteriyor. *** Etki tepkiyi doğurur derler ya... Medya destekli "felaket korosunun" vaveylası ve "mahvolacağız" feryatları, hükümetin de krize yönelik tavrını kısıtlıyor galiba... Diğer taraf bağırdıkça, hükümet de krizin etkisini "hafifsiyormuş gibi algılanabilecek" tepkiler veriyor. Bütçe aralıkta bağlanırken, düşen ihracat ve üretim rakamları, artan işsizlik, 2009'un büyüme açısından "tatsız" geçeceğini gösteriyordu. % 4'lük büyüme hedefine göre yapılan bütçenin bir "inandırıcılık" sorunu yaşayacağı aşikardı. İhracat ve iç tüketim bu kadar daralırken, % 70'i dolaylı olan vergi gelirlerinin % 14 artmayacağı da... Lakin hükümet, "felaket korosunun değirmenine su taşımamak için" olsa gerek, bütçeyi, revize etmeden bağladı. *** Bu yıl zor, bir hayli zor olacak. Bu gerçeği herkesin müdrik olması lazım... Cirolarda, kârlarda ciddi düşüşler yaşanacak. Özsermayesi güçlü, kaldıraç oranı düşük şirketler, nakit akışlarını da iyi yönetirlerse bu yılı az hasarla atlatabilirler. Zamanında özsermaye biriktirmemiş şirketler ise zorlanırlar. Ama küresel ekonomide paradigma değişiyor; 2009'da zorlanan Türkiye, kendi ayağına kurşun sıkmaz ve "medya destekli felaket korosunun" bağırtılarından etkilenmezse, yeni paradigmanın yapı taşlarından olur.