Kalıplarınızın kırıldığını, ufkunuzun genişlediğini, düşüncenizin zenginleştiğini, idrakinizin özgürleştiğini hissettiren bir adamı nasıl hatırlarsınız? Minnetle ve -eğer hayatta değilse- rahmetle, değil mi? Ben dün Özal'ı işte bu duygularla hatırladım. Bu ülkenin gördüğü "en vizyoner siyasetçi", Türk insanına şunu anlattı: "Bu dünya size 'belletilen'den ibaret değil. Bu yurdu sevmek de yerli malı haftası yapıp kuru üzüm, incir yemekten ibaret değil". Özal, Ankara'yı elinde tutan bürokratik ve idari elitin elindeki manivelaya uzanıp almaya teşebbüs eden ilk lider idi. Parası yerlerde sürünen ama hâlâ "parasının kıymetini kanunla koruyan" bir ülkeye Başbakan olduğunda ilk yaptığı bu ve benzeri ucubeleri kaldırmak oldu. Bazı tekerlere esaslı çomaklar soktu. Benim ilk gençliğim Özal dönemine rastlıyor. Üniversiteye girdiğimde Başbakan, bitirdiğimde ise Cumhurbaşkanı idi.Bu sebeple kendimi mutlulukla ve iftiharla "Özal nesli" olarak sıfatlandırıyorum. Sahici lider Cenazesindeki yüzbinlerin taşıdığı üç pankart, aslında Özal misyonunun en güzel tarifi: Sivil-demokrat-dindar Cumhurbaşkanı. 'Cumhur'un, başında görmek istediği kişide aradığı niteliklerin bundan daha veciz ifadesi olabilir mi! Halk onu gerçekten çok sevmişti. Halkın içinden geldiği için mi? Hayır. Zira köyden çıkıp gelen ama pekala statükonun parçası olup Ankara mekanizmasının bir dişlisi olanları da gördük hep birlikte. Özal bu vatanda yaşayan herkesin, en az Ankara elitleri kadar bu topraklarda hak ve söz sahibi olduklarını, daha doğrusu olabileceklerini hissettirdi bizlere. Hatta önümüze düşüp bizleri cesaretlendirdi. "Çağ atlamak" derken, aslında geç kaldığımızı, daha doğrusu bırakıldığımızı hatırlatıyordu. O sebeple çağı yakalamak için "atlayarak" gitmemiz gerektiğini anlattı. 13 yıl geçti aradan. Bugün Ankara'da, halkın gündemiyle hiç ama hiç örtüşmeyen tartışmalar -hâlâ- var. Bürokratik elit, halkın iradesi ile hâlâ manivela kavgası yapıyor. Ama artık kuru gürültüye karnımız tok. Zira Özal bize yurttaş olduğumuzu hatırlattı, kendimize ve ülkemize güvenmeyi öğretti. Sivil ve demokrat olunarak çağdaş olunacağını da... Nur içinde yat benim sevgili liderim.