Çok bekletti çok...

A -
A +

Bir devre harika oynayan Beşiktaş, ikinci yarıda vites küçültüp, işi ciddiye almayınca, taraftarını önce karamsarlığa düşürdü, 88. dakikada da, Bobo'nun imdada yetişen golü ile tribünleri bayram yerine çevirdi... Bitti denilen ümitler de, tekrar yeşererek, gözleri Porto maçına çevirdi... *** "Çıkmayan candan ümit kesilmez" demişler ya... Dün gece Beşiktaş'ta önceleri, bu hava esiyordu efil efil... Her ne kadar, "Görevini yeterince yapamayan 8 futbolcum var" diyen Ertuğrul Sağlam'ın, o bahsettiği kişilerden kurulu kadrosu, teknik direktörlerini yanıltmak için çırpınıyordu... Hatta, "Çok erken konuştun hoca" dercesine tekzip etmeye çalışıyordu hocalarını... Hani bir daha takım yüzü göremez denilen Baki vardı ya Baki... İşte o dün gece ilk yarı boyunca, Beşiktaş'ın Marsilya ataklarında yıkılmayan adamlarından biriydi... Cankurtaran gibi her muhtemel kazaya yetişti... Tribünlere "Ohh bee" dedirtti... *** Cisse'nin 20. dakikada kafasındaki bir problem yüzünden çıkması, bir başka Cisse'nin de Marsilya'da oyunu girmesi, oyunun şeklini birden bire değiştiriverdi... Marsilya'nın kalecisi Maganda, pardon Manganda, 26. dakikada Tello'nun, bir keskin nişancı gibi sol tarafını nişanlamasına seyirci kaldığında, Beşiktaş'ın bu maçı alacağının işaret fişeği patlamıştı sanki... Çünkü, o dakikadan ilk yarının bitimine kadar siyah-beyazlı ataklar, ardı ardına Marsilya kalesinde tehlike üstüne tehlike üretti... Beşiktaş'ta, ilk yarı boyunca aksayan tek futbolcu Ricardinho olurken, Ertuğrul Sağlam'ın Alex gibi gördüğü ve "Sen dilediğin yerde, kafana göre takıl" dediği Serdar Özkan da ne yazık ki, takım oyunundan uzaklaşan bir başka isimdi... *** İkinci yarıya, kafa yapılarında "Bu maçı tek golle de olsa kazanalım" saplantısı içinde çıkan Beşiktaş, devre başlar başlamaz, oyunu kendi yarı sahasında kabul etti adeta... Ricardinho'nun seyirciyi galeyana getiren vurdumduymazlığı, orta sahanın dağınıklığının her geçen dakika hatasına hata eklemesi ve de forvette Bobo'nun eski günlerinden uzak duruşu, tribünleri hop oturtup hop kaldıran çirkinliklerdi... İş kalmıştı defansın dinamikliğine... Bir gerçek vardı ki, dün gece Beşiktaş savunması, bilhassa Ali Tandoğan'ın önderliğinde, hata yapmayı asgariye indirerek, günün güzelliğinin kaybolmamasını sağlamaya çalıştı... *** Ama nereye kadar? Bu dağınıklığın bir bedeli olacaktı muhakkak... Ricardinho oynamamak için inat ediyor, Delgado da ona ayak uyduruyordu sanki... 65. dakikada Taiwo'nun 30 metreden vurduğu füze, gecenin üstüne kümülüs bulutları gibi çöküverdi... Ama bu bulutları 88. dakikada Bobo'nun golü dağıttığında, her şey yeniden filizleniyordu... >> BENİM YILDIZIM Orta sahasının komple çöktüğü Beşiktaş'ta, defansta Ali Tandoğan, mükemmel oyunu ile hem savunmasına, hem bütün takıma moral vererek, alınan 3 puanda baş rolü oynadı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.