"Çifte bayram yaşatacağız" diye bizleri kandıran Beşiktaş, akıbeti daha İstanbul'da belli olan maçta, Avrupa'ya hezimetle veda etti... İnönü'deki ofsayt golün rehavetine kapılan siyah-beyazlılar, "Karamürsel sepeti" gibi küçük gördükleri Metalist'e boyun eyerken, bedelini çok kötü ödedi... *** Ukrayna ekibi, ilk maçta verilmeyen penaltıları ve direklerden dönen şutlarının karşılığını alamamıştı... Ama rövanş için hırslarını da beraberlerinde getirdiler bu maça... 27 dakikada iki gol bulduklarında, Beşiktaş'ın ipini sanki erken çektiler... 40 metreden golü kalesinde gördüklerinde, şaşkınlık ve beceriksizlik siyah-beyazlı takımın koluna girmişti... Bir kalecinin bu kadar uzaktan, ne kadar düzgün olursa olsun, kalesinde topu görmesi asla affedilecek bir gaflet değildi... Hakan'ın futbol yaşantısında Jackson Jaja'nın füzesi kara bir leke gibi kalacaktır hep... *** Sivok'un yokluğunda defans bloğuna Gökhan Zan ile yama değil, eğreti bir parça koyan Ertuğrul Sağlam, Zapatocny'yi de zor durumda bıraktı... Bu mecburi birliktelik Çek futbolcunun da ayaklarını birbirine dolaştırınca, Metalist ikinci golünü yürüye yürüye atma şansını yakaladı... Delgado'nun, Tello'nun, Serdar Kurtuluş'un ve İbrahim Toraman'ın sapır sapır döküldüğü ilk yarıda Metalist, eğer bindirmelerini nadasa bırakmasa büyük fark maçın başında kaçınılmaz olacaktı... Devre biterken üst üste korner atışlarından da faydalanamayan Beşiktaş, ikinci yarıya umutla çıkma ihtimalini de beraberinde soyunma odasına götürdü... *** İkinci yarıya rakibin direkte patlayan şutu ile ihtar alarak başlayan Beşiktaş, takım olarak bu yarıda da tel tel döküldü... Ve üçüncü, dördüncü golü kalelerinde gördüklerinde siyah-beyazlı takımın Avrupa defteri de dürülmüş oldu.