Kellesi kıymetli olanlar

A -
A +

Önce "Kör" diye aşağılandı... Şimdi "Badem gözlü" diye sevgi çemberinde... Boynuna sarılıp sırtına sevgi belirtisi olan iki şaplak vurulan, sonra da "Bizi büyük bir dertten kurtardın" denilip "Onurlu insan" apoletiyle yolcu edilen bir hakem, gündemdeki yerini koruyor... Ama gündemde asıl olması gerekenleri, ne arayan var, ne de soran... Ali Aydın için basında erken infâz yapanlar bile, bir anda fırıldak oldu... Onu, maç bitimi tehditkâr sözlerle taraftara yem yapan Özhan Canaydın, daha sonra "Onurlu davranışta bulundu, kutlarız" gibi döneklik göstererek, elindeki "Fair Play" ödülünü hiç de haketmediğini ispat etti... Eğer Ali Aydın, kendiliğinden gitmeseydi, Özhan Canaydın, onun sahalardan silinmesi için başlatılan savaşın "Başkomutanı" olmak için kolları sıvamıştı aslında.. Serde, 100. yılda şampiyonluk var ya... Bu şampiyonluğun sadece saha içinde değil, saha dışı işlerle kolaylaşacağına öylesine inanmış olacak ki, geçmiş yılların en sivri dilli yöneticisi Hacı Ergun Gürsoy'u yeniden arenaya çıkartıp matador bile yaptı... Maşallah, Gürsoy, eski formundan hiç bir şey kaybetmemiş! Performansı müthiş! Sadece G.Saray'ın değil, F.Bahçe'nin ve Trabzonspor'un da haklarının savunuculuğuna soyunan Gürsoy, yöneticilikte rakipsiz olduğunu bir defa daha ispatladı... Şimdi, Ali Aydın için neredeyse "Milli yas" ilân edenler, kendi ayıplarını örtmek için var güçleriyle çalışıyor... Bu hakemimizi; bir maçtan diğerine koşturmayı maarifet sayıp, onu sözde sevgi çemberinde korumak isterken bitiren MHK, şimdi yine yerinde, yine aynı bilmişliğinde... Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy "Ali Aydın Türk futboluna çok şeyler katmıştır, gitmesi büyük kayıptır" derken, aynı duyguları bir başkası için acaba niye kullanmadı? Ali Aydın bu ülke futboluna çok şey kattı da, bu ülkeye "dünya üçüncülüğü" getiren Şenol Güneş adımıza leke mi sürdü? Ali Aydın, yaptığı kural hatasıyla bile ayıplanmazken iyi, Şenol Güneş bu ülkeye "dünya üçüncülüğü" getirdiği için, kötü adam öyle mi? Birisi hata üzerine hata yapacak, ağlanarak övgülerle uğurlanacak... Birisi "Dünya ve Konfederasyon Kupası üçüncülüğünü" ülkemize getirecek, sonra poposuna tekme vurulacak... Birisine teşekkür plâketleri, gözlemcilik, yeni federasyonda görev verme gibi rütbeler takılacak... Diğerine, futbolcularıyla vedalaşma hakkı, hakettiği maaş ve alacakları verilmeyecek... Bırakın bunları, kuru bir teşekkür bile edilmeyecek... Yok öyle şey... Aslında, esas mesele; rütbe takanlarla, kendilerini rezil edenleri ayıramamakta yatıyor... HHH Bir tarafta, ligin akıbetini değiştirmiş, bir kötü hakemden iyi gözlemci yapılacak... Diğer yanda, bu ülkeye belki de bir daha rüyasında göremeyeceği onuru getirmiş bir komutandan rütbe sökülecek haa! Kıstas nedir? Ali Aydın'ı ağlaya ağlaya, Şenol Güneş'i teneke çala çala gönderdik, iyi güzel! Daha bundan birkaç ay önce, TSYD'nin Antalya'daki seminerinde, 170 kişilik basın mensubunun karşısına geçip "F.Bahçe - Ç.Rizespor maçında kural hatası değil, hakem hatası vardı" diyen... Sonra da Tahkim Kurulu'na "Kural hatası vardır" diye görüş beyan eden MHK'nın başındaki kişi, hâlâ daha aramızda ve en kritik makamda kalacak mı? İlk gitmesi gereken kişi, pişkinlik ve olgunluk tavırları içinde, artık MHK koltuğunda ne yüzle oturuyor ki? Bir iki kelle verip, bir zaman için kendi kellesini kurtaranlara tarihte ve bilhassa Osmanlı döneminde çok rastlanmıştır... Ama kelle verip, kellesini her zaman kurtaranları, ancak ve ancak günümüzde görüyoruz... NOT: Sayın Ulusoy... "Benim yerime gelecek adam, duvara dünya ikinciliği diploması asmalı" diyen sizsiniz... O halde, bu ülkenin; size "dünya üçüncülüğü" getiren ama kovduğunuz Şenol Güneş'in yerine tercih ettiğiniz Ersun Yanal'dan "dünya ikinciliği" beklemesi, en tabii hakkıdır... Aksi takdirde, bu işin tek sorumlusu Yanal değil, siz olacaksınız...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.