Ailemize hoşgeldiniz

A -
A +

Merhaba, Başlık; ilk anda sizi şaşırtabilir ama Türkiye ailesine yeni katılan okuyucularımıza hitap ettiğimizi belirtirsek problem kalmaz sanırım... Bir süre önce bu sütunda, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizin kaçınılmaz etkilerinden kurtulmaya başladığımızı belirtmiş ve yeni bir yapı ve güçle harekete geçtiğimizi müjdelemiştik. Yurdun her köşesindeki bürolarımıza ve dağıtım elemanlarımıza kadar yansıyan bu heyecan, şimdi yeni okuyucular olarak bize aksediyor. Bu bakımdan; geçen hafta bizim için çok daha farklı bir özellik taşıyor. Dünyanın belli başlı güç simgelerinden olan Bizans'ın devrilerek İstanbul'un kalıcı yurt olarak bize teslim edildiği Büyük Fetih'i de içinde bulunduran bu günler, gazetemizin yayın tarihinde altın harflerle yerini alacaktır. Çünkü, her gün binlerce yeni okuyucumuzun; bir daha ayrılmamak üzere tekrar ailemize katıldığı 'vuslat günleri'ni yaşıyoruz. Bu da hastalık krizi... Gelelim Türkiye'nin gündemine... Herkesin öncelik ve önem verdiği haber farklı olmakla birlikte, gazetelerin birinci sayfaları genel anlamda halkın konuştuğu mevzuların özeti gibidir. Hele manşetler, sanki o ülkenin 'nabzını' oluşturur. Türkiye'de uzun bir süredir, biz de dahil olmak üzere hemen hemen bütün gazetelerin büyük kısmı Başbakan Ecevit'in rahatsızlığına ayrılmış durumdadır. Dışarıdan; 'ayakta durmaya mecali kalmamış' gibi görünen Türkiye'de politika ve ekonomi aynı konuya kilitlenmiş durumdadır. Durum o kadar ciddi ki; başbakan, birinci yardımcısının da katılmadığı MGK'ya dahi "Gelemedi". Bir aydan beri ülkenin bütün işleri rölantide gitmekte, en zaruri kararlar bile günlerdir beklemektedir. Küçücük bir bakkal dükkanının bile üç gün kapalı kalması o müessese için yıkım demektir. Oysa, borsadan bostana her şey başbakanın rahatsızlığına endekslenmiş; ülkenin en acı gerçeği artık ciddiyetini bile kaybetmiş ve komedi programlarına konu olur hale gelmiştir. Direksiyonu günlerdir boş kalan Türkiye bir kenara parketmiş 'kaptan' beklerken, rakiplerimiz tur üstüne tur bindirmektedir. Öncelikler farklı Sade vatandaşı bile etkileyen bu trajikomik durumu Ankara'dakilerin farketmemesi düşünülemez. Ne var ki, bu gidişe "Dur" demesi gereken iktidar partileri; üç yıldan beri her şeyin önünde tuttukları, "Ne olursa olsun koalisyon bozulmasın" mutabakatına yine takıldılar. Bunun sonucunda da, neyin feda edildiğine bakmadan "İktidarı kaybetme ihtimali doğar" endişesiyle bu 'sağlıksız' duruma sahip çıktılar. Başta DSP olmak üzere koalisyonu oluşturan partiler, siyasi üstünlüğü sürdürme uğruna sağlığını ikinci plâna attıkları Ecevit'i ek sıkıntılara muhatap etmişlerdir. Anlamsız ısrarlarla "İpleri gererek" krizlere kriz eklemeleri de cabası... Bu belirsiz süreç, keşke "Çekil baskısı"yla değil, ülke menfaatlerini düşünerek alınacak bir kararla bitseydi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.