Basın objektif mi?..

A -
A +

Merhaba, İmtihanı iyi geçen öğrenciler gibi; IMF'ten gelecek cevabın heyecanıyla girdiğimiz haftaya, esas damgayı savcı-siyasetçi tartışması vurdu. "Kahreden (iki) kaza" sonucu "Acı üstüne acı" yaşayan Türkiye, CASA'ları tartışıyor. 'Savcılar konuşmaz...' Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk'ın hazırladığı, Beyaz Enerji iddianamesi ANAP'ı 'baş'tan aşağı salladı. Sözlü bombardımana tutulan Şalk'a yönelen "Sert tepki"ler, "Bürokrat konuşmaz" paydasında toplanıyordu... *** Evet; mevcut kanunlara göre devlet memurları konuşamaz... Peki şu tabloda sizce bir çarpıklık yok mu?.. Görevini yapmaya çalışırken 'zülfiyâre' dokunan bir devlet memuru kendini savunamıyor ama muhatapları istediğini söylüyor. 'Telaş'la çıkılan Meclis kürsülerinden; tarafsızlığını, sağduyusunu ve sinirlerini kaybettiği ilan edilen Şalk'ın, alnından vurulması gerektiğini düşünen siyasetçiler bile çıkabiliyor. (Böylece parti ve siyasetçiyi soruşturmaya kalkan savcıya 'haddi bildiriliyor' diğerlerine de gözdağı veriliyor) 'Objektif basın' da 'konuşulanları' sayfalarına taşıdığı için halk, tek taraflı bilgilendirilmiş oluyor. İşte sağduyu bu... Aynı günlerde yaşanan bir gelişme, kamuoyunu yönlendirmeye siyasetçilerin ve medyanın gücünün yetmediğini ortaya koydu. Kendisinden 'adalet filan...' beklenemeyeceği iddia edilen savcı Talat Şalk, sahneye çağrılıyor ve çılgın alkışlar altında kendisine, 'Beyaz Eller 2001 Yolsuzlukla Mücadele Ödülü' takdim ediliyordu. *** Toplam tirajın günden güne düştüğü Türkiye'de basının bu olaydan ders çıkarması gerektiğine inanıyoruz. Ne küstürürler ne de... Krize düşen 'IMF'e sarılırmış... Biz de öyle yaptık ve önümüze konan 'ödev'leri hazırlamak için gece gündüz çalıştık. Sonunda 'birbirimize girmek' pahasına da olsa bu 'görevlerin' çoğunu yerine getirdik. Bu arada dünya basınından da; ABD ve 'inisiyatifindeki' kuruluşların Türkiye'ye mutlaka yardım edeceğini, zira kendi çıkarlarının böyle 'stratejik' bir ülkeye küstürmemeyi gerektirdiğini okuduk. Malumu ilan ettik Her şeye rağmen, IMF İcra Direktörleri Kurulu'nun geçen haftaki 'formalite' toplantısı manşetlerden duyuruldu. Zira, aylardan beri bu toplantıya kilitlenmiş; "Ya vermezlerse" diye endişelenmişti bütün Türkiye... Toplantı sonrasında kavuştuğumuz "IMF dopingi" piyasaların sun'i teneffüsle de olsa nefes almasını sağladı. Yine de en büyük temennimiz finans kuruluşlarının vereceği 'astarı yüzünden pahalı' kredilere ihtiyaç duymayacağımız günlere kavuşmaktır. Derdimiz siyaset... IMF'in; ek niyet mektubumuza destek vereceğini öğrenen uluslararası yatırımcılar soluğu İstanbul'da aldı. "İşte bulunmaz fırsat" dedik. Çünkü, 700 milyar dolar yüklü 'yatırım TIR'ları'nı yöneten bu kişiler, direksiyonu Türkiye'ye doğru kırdığı an biz de zircirleri kıracaktık. Ama, "Siyasi problemi çözün gelelim" cevabını aldık. Yine okyanusları geçmiş fakat 'siyasi istikrarsızlık denizi'nde boğulmuştuk anlayacağınız. *** İyi haftalar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.