Medyamızın kronik hastalığı!

A -
A +

Merhaba, Geçen hafta, medyanın, Türkiye-ABD ilişkilerini olumsuz etkileyecek fevri tavırlardan sakınması gerektiğini söylemiş ve meslektaşlarımızı sorumluluğa davet etmiştik. Konu, ilerleyen günlerde daha da gelişerek iki ülkenin ortak gündemi haline geldi. Birkaç gün önce Wall Street Jurnal gazetesinde yayınlanan Robert Pollock imzalı makalede, Türk medyasındaki ABD aleyhtarlığı sert biçimde eleştirilmişti. Pentagon'un en yetkili isimlerinden Douglas Feith ise, ABD'nin Türkiye ile ilişkilere çok önem verdiğini ama, "Bu iyi ilişkilerin hükümet yetkililerini aşarak kamuoyuna inmesi ve Türk yetkililerin kamuoyu desteğini sağlamak için kendilerini adaması gerektiğini" belirtmiş ve "Aksi takdirde bu ilişki sürdürülemez" demişti. Bunlar, diplomatik lisan çerçevesinde kullanılabilecek en sert ifadelerdi. Ne kazandık?.. Türkiye'ye dönelim... Irak harekâtı öncesi, hükümetin hazırladığı tezkere, muhalefetin büyük 'gayretleri sonucu reddedildi ve sayın Baykal'ın "Sayemizde elde edildi" dediği sonuç; 'elimizde büyüyen' Talabani ve Barzani'nin Türkiye'den daha 'güçlü' hale gelmesinden ibarettir. Bölgemizi ve bizi çok yakından ilgilendiren yeni kararlar almaya hazırlanan ABD, Türkiye ile ilişkiler konusunda da yeni bir sayfa açmak istiyor. Türkiye, bu fırsatı iyi değerlendirerek hataları tamir etmelidir. Sorumluluk zamanı... Kısa vadeli ucuz politikalar kimseye bir şey kazandırmaz. Medya yöneticileri hiçbir komplekse kapılmadan, Türkiye'nin menfaati gereği olan politikaların halka anlatılması konusunda hükümete yardımcı olmalıdır. Türkiye, 'manda' sendromlarını çoktan aşmış bir ülkedir. Uluslararası siyaseti başaramazsanız, cephede kazandığınızı masada kaybedersiniz. Bütün güçlü ülkelerin bitmeyen aşkı olan Anadolu hâlâ bizim elimizde ise bunu, sadece kahramanlığımıza değil, NATO ile akıllı işbirliklerine borçluyuz. Bazı medya mensuplarının ABD karşıtı gayri samimi sloganları, iflas etmiş bir ideolojinin küflü kalıntılarıdır. Çocuğunun ABD'de dünyaya gelmesi veya öğrenim görmesi için can atan meslektaşlarımız, Türkiye-ABD ilişkilerini yorumlarken de gerçekçi olmalıdır. Kamuoyunu, ülke menfaatleri doğrultusunda yönlendirmek medyanın 'kamusal görev'lerinden biridir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.