Bergusi ve Trump arasında kesişen dönemeç

A -
A +

Orta Doğu siyasetinde öyle anlar vardır ki, bir liderin sesi değil, sessizliği yankılanır. Mervan Bergusi, tam da bu sessizliğin adıdır. Yirmi üç yıldır İsrail hapishanelerinde tutulmasına rağmen, Filistin halkının kalbinde hâlâ bir “ulusal vicdan” olarak yaşayan bu isim, bugün yeniden dünya gündeminde.

 

Trump’a yöneltilen bir soru ve Bergusi’nin eşi Fedva Bergusi'nin kaleme aldığı mektup, bölge siyaseti açısından yeni bir dönemeç oluşturdu. Fedva Bergusi, Donald Trump’a hitaben şunları yazdı: “Sayın Başkan, adil bir barışın ortağını arıyorsanız, o hâlâ bir hücrede bekliyor. Mervan’ı serbest bırakın; Filistin’in sesi yeniden duyulsun.” Trump’ın kısa cevabı: “Yaklaşık on beş dakika önce bana bu soruyu sordular, düşüneceğim.” Bu cümle, yalnızca diplomatik bir nezaket değil; Filistin’in geleceğine dair stratejik bir işarettir.

 

Bergusi ve Trump arasında kesişen dönemeç

 

Bergusi'nin hikâyesi, Filistin tarihinin son yarım yüzyılının özeti gibidir. 1960’ta Ramallah yakınlarında doğdu; genç yaşta El Fetih saflarına katıldı, Oslo sürecinde aktif rol oynadı ve barış umutlarını taşıdı. İkinci İntifada sonrasında yakalanıp beş kez müebbet hapse mahkûm edildi. 2002’den bu yana hapiste olmasına rağmen, Filistin’in en etkili siyasi figürü hâline geldi. Çünkü Bergusi, bir örgütü değil, toplumsal vicdanı temsil ediyor.

 

Gazze ateşkesinin ardından bölgede sorulan temel soru artık “kim yeniden inşa edecek?” değil; “kimin temsil hakkı var?”dır. Filistin sokakları cevabı çoktan verdi: Mervan Bergusi. Onun özgürlüğü, yalnızca bir mahkûmun değil, bir halkın yeniden siyasal kimliğini kazanma mücadelesinin simgesidir.

 

Trump’ın açıklamaları bu nedenle kritik. ABD, Gazze sonrası dönemi askerî denklemlerle değil, meşruiyet siyasetiyle yönetmek istiyor. Washington, Netanyahu’ya “dengeyi zorladın” mesajını verirken, Arap dünyasında da kaybolan diplomatik itibarını yeniden kurma arayışında. Bergusi, bu denklemde hem Filistin’de güvenilir bir siyasi figürü öne çıkarma hem de İsrail’in tek taraflı güvenlik yaklaşımını dengeleme fırsatı sunuyor.

 

Avrupa başkentlerinde, özellikle Paris ve Madrid’de Bergusi'ye “Filistin’in Mandela’sı” deniyor; hem direnişin hem uzlaşının sembolü olarak görülüyor. Arap dünyasında sessiz bir beklenti var: Bergusi'nin serbest kalması, halklara umut, bazı ülke yönetimlerine baskı anlamına geliyor. İsrail için ise bu, hapishane duvarlarının ötesinde bir güvenlik kaygısı oluşturuyor; çünkü Bergusi'nin özgürlüğü bir anlatının yeniden inşası demek.

 

Türkiye açısından bu dosya yakından takip ediliyor. Ankara, Filistin meselesine ahlaki bir diplomasi perspektifinden bakıyor. Bergusi'nin serbest kalması, Türkiye’nin “adil çözüm” vizyonuna insani bir boyut kazandırabilir ve bölgesel ara buluculukta Ankara’yı güçlendirebilir.

 

Eğer Bergusi özgürlüğüne kavuşursa, Filistin siyaseti iki temel dönüşüm yaşayacaktır: El Fetih ile Hamas arasındaki tarihî bölünme son bulabilir, çünkü Bergusi her iki kanatta da saygı gören tek liderdir.

 

İsrail’in karşısında siyasi meşruiyetle donanmış bir Filistin ortaya çıkar; bu, Orta Doğu’nun güç dengelerini kökten değiştirecektir.

 

Bergusi serbest bırakılmasa bile diplomatik denklem değişmiştir. Filistin dosyası, uzun yıllar sonra ilk kez “güvenlik” veya “terör” başlıklarından çıkıp, “temsiliyet ve meşruiyet” eksenine taşınmıştır. Bu, yalnızca uluslararası söylemde değil, sahadaki güç ilişkilerinde de kırılma anlamına gelir.

 

Batı dünyası, özellikle Washington DC ve Brüksel, artık Filistin’i “kontrol edilmesi gereken bir kriz” değil, “dengelenmesi gereken siyasal bir boşluk” olarak değerlendiriyor. Bu algı değişikliği, İsrail için en az savaş sonrası yeniden inşa kadar zorludur; çünkü meşruiyet tartışması başladığında, askerî üstünlük tek başına yeterli bir araç olmaktan çıkar.

 

Bazı liderler dışarıda sessizleşir; bazıları içeride büyür. Bergusi, ikinci kategoriye ait: sessiz ama belirleyici. Hücresindeki sessizlik, büyük olasılıkla Orta Doğu’nun yeni jeopolitiğinin ilk yankısı olacaktır...

 

 

 

Nur Tuğba Aktay'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.