Meclis’te birlik karesi

A -
A +
Türkiye siyasetinde semboller, çoğu zaman kelimelerin taşıyamadığı anlamları üstlenir.
 
Özellikle Meclis açılışları, yalnızca bir yasama yılının başlangıcı değil, devletin kurumsal devamlılığının ve millet iradesinin temsili olarak okunur.
 
 
Meclis’te birlik karesi
 
 
1 Ekim 2025’te TBMM’de verilen resepsiyonun fotoğrafı bu bakımdan sıradan bir kare değildir; tarihe düşülen güçlü bir işarettir. Ortada Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, sağında Devlet Bahçeli ve muhalefet liderleri…
 
Bu yerleşim, salt bir protokol dizilimi değil; cumhuriyetin kurucu vizyonunu, Meclis’in birleştirici gücünü ve siyasal iletişimin incelikli sembolizmini gözler önüne seriyor.
 
Bu fotoğrafı yalnızca güncel bir “haber karesi” olarak değil, bir süreklilik zincirinin halkası olarak okumak gerekir. Geçtiğimiz yıl 1 Ekim’de Sayın Cumhurbaşkanı’mızın TBMM kürsüsünde yaptığı açılış konuşmaları, ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına giderek tokalaşması, Türk siyasetinde gerilim hattına karşı bir “kardeşlik iradesi” olarak tarihe geçmişti. Ardından kasım ayında MHP Genel Merkezi önüne dikilen “Biz Kardeşiz” ağaçları, sadece bir çevre etkinliği değil; geleceğe bırakılan barış ve birlik sembolüydü. Bu semboller, Türkiye’nin siyasi tarihine kazınan güçlü mesajlardı. Şimdi, 1 Ekim 2025’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resepsiyonda tüm partileri aynı karede toplaması, bu zincirin devamıdır. Semiyotik (gösterge çözümlemesi) açıdan bakıldığında, üç eylem —tokalaşma, ağaç dikme, birlikte fotoğraf verme— aslında tek bir bütünün parçalarıdır: birlik ve kurumsal hafıza inşası.
 
Fotoğrafın semiyotik okuması, liderlerin yalnızca oturuşlarıyla değil, bakış yönleri, beden dilleri ve aralarındaki mesafelerle de yapılmalıdır.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Davutoğlu, Babacan ve DEM'li siyasiler ile uzun süre sohbet etmesi, yüz ifadelerindeki doğallık ve kadrajın merkezindeki dengeli düzen, Türkiye siyasetinin geçmişte yaşadığı ayrışmaların “Meclis çatısı altında aşılabileceği” mesajını verir. Yüzlerin sertlikten ziyade diyaloğa açık bir yumuşaklık taşıması, resepsiyonun atmosferinin bir nezaket buluşması olmanın ötesine geçtiğini, geleceğe dair umut ve güven hissi verdiğini gösterir. Siyasal iletişimde semboller, topluma doğrudan söylenmeyen mesajları taşır; bu kare de tam olarak "birlikteyiz, konuşabiliyoruz; çözüm, millet iradesinin en yüce tecelligâhı olan TBMM çatısıdır" mesajını görünür kılmıştır.
 
Bütün bu tabloya gölge düşüren unsur, CHP’nin bu sembolik ana katılmamış olmasıdır. Burada mesele, basit bir davet reddi değil; kurumsal sorumluluk ve siyasal erdem meselesidir. Meclis, millet iradesinin yegâne merkeziyken ve devletin meşruiyetini temsil ederken, muhalefetin bu çatıdan uzak durması, siyasetin en temel ilkelerinden birini ihmal etmesi anlamına gelir.
 
CHP’nin tercihi, siyaseti sokaklara ve meydanlara indirgemek; Meclis’in asli rolünü küçümsemek gibi bir sonuç doğurmuştur. Oysa siyaset, sadece sokağın nabzıyla değil, kurumsal çatı altında üretilen uzlaşı ve müzakereyle şekillenir. Meclis’te temsil edilmemek, yalnızca iktidara değil, millete de sırt çevirmek demektir.
 
Dolayısıyla bu fotoğraf, yalnızca bir protokol görüntüsü değil, Türkiye siyasetinin birlik ve kurumsal akıl arayışının sembolü olarak tarihe kaydolmuştur.
 
Sayın Erdoğan’ın, Sayın Bahçeli’nin ve muhalefet liderlerinin aynı karede bulunması, farklılıkların yok sayılması değil; farklılıklarla birlikte yaşamanın ilkesel çerçevesini yeniden hatırlatır. Cumhuriyetin 102 yılı aşkın tecrübesi de bize şunu öğretmiştir: 
 
Devleti ayakta tutan şey, tek seslilik değil, milletin farklı iradelerinin Meclis çatısı altında buluşabilmesidir. CHP’nin yokluğu ise bu kurumsal hafızada bir boşluk, siyasi erdem açısından bir zaaf olarak kalacaktır.
 
Bugün siyasetin bize sunduğu bu kare, aslında bir çağrıdır: Liderler değişir, partiler gelir geçer, ama Meclis milletin kalbi olarak kalır. Devletin sürekliliği, milletin iradesi ve siyasal diyalog, ancak bu çatının altında mümkündür. 1 Ekim 2025 resepsiyonunda ortaya çıkan fotoğraf, Türkiye’nin birliğinin, siyasetinin olgunlaşmasının ve geleceğe bırakılan kurumsal mirasın güçlü bir belgesi olmuştur.
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.