Şimdi Ankara'da sıra sıra satranç masaları kurulmuş, usta oyuncular karşılıklı oturmuşlar hünerlerini, marifetlerini sergiliyorlar... Etraftan seyreden taraftarlar her zamankinden kalabalık. Birinci Masanın başında bir zamanların Denizli horozu gibi üç ayrı sesten sabah şarkısı söyleyen üçlü koalisyonun liderleri ibikleri düşmüş, süklüm büklüm oturmuşlar, artık günü bile belli olan erken seçimlerin akıbeti üzerinde konuşuyorlar. Hem fiilen hem de hukuken düşmüş bir Hükümetin başı ve ortakları olarak ne yapsak da yine bir üçlü koalisyon kurabilsek? Diye turşu kurar gibi hayal kuruyorlar. Satranç, herşeyden evvel bir akıl ve mantık oyunudur. Hesaba kitaba dayanır. Bir piyona dokunmadan bazan saatlerce hatta daha da uzun süre düşünmek gerekir. Bu bakımdan "Kumar" diye bilinen "bahtına ne çıkarsa?" nevinden bir talih ve tesadüf oyunlarından ayrılır!. Satranç masalarında kumar oynanmaz sadece belli bir sonuca varabilmek veya ödülü elde edebilmek için kafa yorulur, fikir, zeka jimnastiği, akıl ve mantık mümaresesi yapılır. Ankara'da kurulan satranç masalarında da bu yapılıyor. Birinci masanın büyük ödülü, seçimleri kazanmak ve Avrupa Birliğine aday olabilmektir. Bahçeli ile Yılmaz çekişiyorlar. Ecevit maşallah yükünü hafifletmiş, eskisinden bile zinde görünüyor. Tarafsız kalmayı ve beklemeyi hâlâ Başbakanlığın şanından sayıyor. İkinci masada, para oyunu var. Ama o da kumar değil. Derviş karşısına IMF ve Dünya Bankası temsilcilerini almış, her gün biraz daha suyu çekilen kuruyan ekonomiye bardak bardak soğuk su taşımaya çalışıyor. Zaten adamcağızın canı çıktı, her taraftan tartaklana tartaklana yıprandı. Bir fırsatını bulup, DSP'yi de aştı. "Yeni oluşumcular" grubuna katıldı. Çankaya, dikkatli bir öğretmen gibi tam sınav sırası okuldan kaçanı kulağından yakalar gibi, tutup yeniden yerine oturttu. Şimdilerde zaten ortada Hükümet filan da kalmadı dağıldı. IMF'de tavsiyeden başka verecek para da kalmadı. Derviş artık rahat rahat dilediği oluşum yolundan belki de geldiği yere bile gidebilir. Satranç partisi!.. Üçüncü ve en önemli satranç masası Başbakanlık konutunda küçük ve dar bir mekanda kurulmuş. Ecevit, Dışişlerinin yeni deneyimli bakanı ve hatta Genelkurmayımızla birlikte oturmuş, karşısında ABD Başkanının temsilcisi, savunma bakan yardımcısı Wolfowitz ile komşu Irak üzerine zor bir satranç oynuyor. Adamlar ahd etmişler Irak'ı vuracaklar. Bush da babasının yarım bıraktığı "Çöl Fırtınası"nı tamamlayacak! Türkiye olmadan bu işi başaramayacağını da biliyor. Onun için bastırıyor. Amerika'nın adetidir. Hep veresiye alış veriş eder. Bize gelince, meşhur meseldir. "Veresiye satmaya mal dayanmaz!." Bu yüzden ABD'den hâlâ çok alacağımız var. Çoğunu tahsil edemedik. Satranç da olsa bu bir kumardır. Politikada kumar oynanmaz. Hele Türkiye'nin şimdiki halinde kumarın adı bile ağza alınmaz!. Bizim durduğu yerde komşulara sataşmak gibi bir adetimiz alışkanlığımız yoktur. Vaktiyle Baba Bush döneminde de oldu idi. Rahmetli Özal, doğru sözlü, güler yüzlü, ama cesaretli adamdı. O zaman hayali tatlı gelmiş, "Bir koyup üç alırız!." deyivermişti. Bereket bir akıllı ve Durendiş Genelkurmay Başkanı çıkmış, bir maceraya engel olmuş ama makamından da olmuştu. Oynanmak istenen aynı oyundur. Ama doğru oturup daha doğru konuşalım. Lozan sonrasında Musul ve Kerkük bizim olacaktı. Irak İngiliz Mandası altında idi. Bölgede halk oylamasının Türkiye lehine sonuçlanacağı anlaşılınca İngilizler Güney Doğu'da Şeyh Sait isyanını çıkardılar. Başbakanımız Büyük Kulüpte "Cercle D'Orient"da İngiliz Sefiri ile karşılıklı bezik oynarken, olayı önüne konulan küçük bir pusuladan öğrendi. İngiliz Sefiri Lindsay ise meseleden daha önceden haberdardı. Zira isyan onun marifeti idi. İngilizler namus sözü verdiler, Musul ve Kerkük'ten vazgeçersek Türkiye'de bir daha Kürt isyanı çıkmayacaktı!. Kumarda kaybedilen yine kumar masasında kazanılabilir mi? Bilemem ama satranç kumar değildir, diyoruz. O halde aklımızı kullanıp hileli kumarda kaybettiğimizin hiç olmazsa yaklaşık bir karşılığını akıl ve mantık yolundan tahsil edebilelim diye düşünürüm!. Ama böylesi bir zamanlama ve konjonktür içinde bunun gerçekleşme ihtimali ne kadar olabilir? Orasını göreceğiz. Her hal ve kârda en zor bir dönemden en olumsuz şartlar altında geçiyoruz. Allah cümlemizin yardımcısı olsun!