Haydi gençler yazın çalışmaya

A -
A +

Yaz ayları geliyor. Çocuklar, gençler ya sınavlara ya da karne almaya hazırlanıyor. Sınavdan sonra da şöyle bir yakının yazlığında, olmadı memlekette bir süre dinlenmece. Belki bir hafta, belli bir ay, kimine üç ay.

 

Çok sert söyleyeyim. Tesiri olsun. Çocuğunuzu, 10 yaşından büyük evladınızı seviyorsanız onu yazın bir yaz işine sokun. Çok seviyorsanız zor bir işe sokun. İki üç gün dinlendikten sonra işbaşı yaptırmak, gerekirse yemek parasını, cebine konulacak harçlığı bir ustaya, bir esnafa ödeyip çalıştırmak çocuğunuza bırakacağınız bin dönüm arsadan çok daha değerli.

 

Ha, “tatil onun hakkı” diyorsanız, iyi bir tatili hak ettiğini düşünüyorsanız, ya da “ben çocukken çok çalıştım, bari çocuğum çalışmasın” diyorsanız o zaman diyecek bir şey yok. Herkes çocuğunu çok sevecek, geleceğini düşünecek diye bir kural yok. (!)

 

 

Güçlü babaların şanssız babaları

 

 

Yıllar önce bir iş adamı sosyal medyada oğlunun ünlü bir profesörle olan fotoğrafını paylaştı. Fotoğrafta sandalyede oturan oğlunun arkasında ayakta duran baba ellerini oğlunun omuzlarına koymuş, âdeta “Bu çocuğun babası benim, ona göre” diyordu. Altına şöyle yazdım. “Ahmet Bey, oğlunuzun en büyük şansı sizin gibi bir babaya sahip olması. En büyük şanssızlığı ise sizin gibi bir babaya sahip olması.”

 

İş insanı abimizden anında cevap geldi. Cevap enteresandı “Neden en büyük şanssızlığı?”. Gülümsedim çünkü bu cevabı vereceğini biliyordum. Çünkü kendisini en büyük şansı olarak görüyordu zaten ama şanssızlığı nasıl olabilirdi ki?

 

Hemen bir buluşma düzenledik. İş insanı ile bir yemekte buluştuk. Anlattım: Sizin gibi güçlü figürlerin evladı olmak çok zor. Bu ağırlığı her evlat kaldıramaz. Sürekli kendisini sizinle, ama sizin o toy, genç hâlinizle değil bugünkü başarılı hâlinizle kıyaslar. O kıyaslamasa siz kıyaslarsınız. Siz de kıyaslamasanız çevre kıyaslar. E güçlü bir figürsünüz, egonuz yüksek, hatta narsistlik bile muhtemel ki var, narsist insanlar ailesini ve çalışanlarını kendilerinin bir uzvu gibi görür. Onların tek başına bir şeyi başarabileceğine inanmaz, sürekli onları kontrol etmesi gerektiğini düşünür.

 

Bu Türkiye’de değil sadece dünyada da böyle. Babasını geçen evlatlar yok mu? Elbette var. Onlar da genellikle ayrılıp gider, kendini ispatlar ve daha güçlü döner. Ya da baba çok akıllıysa çocuğuna erken yaşta bırakır, hatasıyla günahıyla öğrenmesine izin verir.

 

 

Ailemiz dağılıyor mu?

 

 

Dün Türkiye gazetemiz çok önemli bir manşetle çıktı. Aile yapımızın tehlike altında olduğunu, boşanmaların arttığını, evli olanlarınsa çocuk ortalamasının Avrupa'nın bile gerisine düştüğünü yazdı.

 

Türkiye'deki günübirlik kısır çekişmeler dolu gazete ana sayfaları arasında çölde bir vaha gibiydi doğrusu.

 

Ben de şöyle bir ekleme yapayım. Bir ilçe nüfus müdürü arkadaşımı ziyarete gittim. Söylediği şey çok enteresandı.

 

“Ömer Hocam uzun yıllardır bu işi yapıyorum meslek hayatımda ilk defa bu dönemde, son aylarda imzaladığım boşanma kâğıdı sayısı evlenme kâğıdı sayısının önüne geçti.”

 

Tabii sadece bu bilgi konuyu anlamaya yetmiyor, iyimser kalıyor zira evlenmek isterseniz hemen gününü alıp evleniyorsunuz ama boşanmak istiyorsanız, birçok boşanma davası aylarca hatta yıllarca çekişmeli şekilde sürebildiği, sürüncemede kalabildiği için hemen boşanamıyorsunuz yani nüfus müdürümüzün önüne gelen kâğıtlar boş alanların sayısı değil sayısının tamamını kapsamıyor.

 

Genç çiftlerin anne babaları ise tümüyle oyunun dışında kalmış durumdalar. Kimi evladının boşanacağını dava açıldıktan sonra öğreniyor, kimi “gençler en doğrusunu bilir, ne yaparsa desteklerim” diye bir yeni nesil saçmalığa inanmış, kimi ise kendisi vaktiyle boşanmak isteyip de boşanamadığı için “ben boşanamadım, bari çocuğum boşansın” diye ipe sapa gelmez bir mantık kuruyor. Oysa gençler sessiz bir çığlıkla yardım istiyor. Ne yapacağını bilemez hâlde desteğe ihtiyaç duyuyor.

 

Onlara el uzatalım, yuvaları kurtaralım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe31 Mayıs 2024 11:11

Bedava çalıştırmak emek sömürüsüdür. İşçiye alınteri kurumadan ücreti verilmeli, iyi bir ücret verilmeli ve sigortası yapılmalıdır. Çocukları gerçekten seviyorsanız çocukken çalıştırmayın. Çocukluğunu yaşasın. Ayakçılık yapmasınlar. Okullarda iş atelyelerinde çalışıp üretsinler ve öğrensinler. Zamanı gelince insanca bir iş ve ücret bulabilsinler.