Sezer ve Erdoğan Orhan Pamuk'u karşılamalı

Ben Cumhurbaşkanı Sezer'in ve Başbakan Erdoğan'ın yerinde olsam Türkiye'ye ilk Nobel Ödülünü kazandıran Orhan Pamuk'u havaalanında karşılamaya giderim. Ne olur yani, küçük mü düşer bu iki devlet adamı Orhan Pamuk'u karşılamakla! Aksine, hem kendi ülkelerine, kendi tarihlerine, kendi kültürlerine, Türk dili ve edebiyatına, roman sanatında geldiğimiz zirveye duyulan bir gururun tezahürü olurdu böyle bir karşılama... Ne Sezer Çankaya'daki mevkiinden bir şeyler kaybeder, ne de Erdoğan başbakanlığındaki mevkiinden. İkisi de büyür büyür ve dünyaya örnek olur, hiç de mübalağalı bir jest olarak karşılanmazdı... Böyle bir karşılama Orhan Pamuk'un şahsından çok, Türk dünyasına, Türk diline, Türk edebiyatına gösterilmiş bir jest olurdu.. Küçülmezlerdi, aksine devleşirlerdi Türkiye'de ve bütün dünyada... *** İmparator Napolyon, Alman şairi ve filozofu Geoethe ile görüşmek ister. Ertesi gün yaverleri ona Geoethe'nin geldiğini haber verdikleri an daha salonun kapısından içeriye girmeden koca imparator Napolyon ayağa kalkar. Yaverleri imparatora hayretle bakarlar. Hayatında hiç kimse için ayağa kalkmamış olan Napolyon, şimdi birisi için ayağa kalkıyor ve bekliyor. Büyük Napolyon, ayağa kalkmasını hayretle karşılayan yanıbaşındaki yaverlerine dönerek: - Çünkü bir adam (deha) geliyor, der. Napolyon bu jestleri ile dehalaşan insandı... Sayın Sezer, Sayın Erdoğan! Orhan Pamuk'u karşılamakla ne mevkiinize, ne de şöhretinize bir halel gelir... Aksine bu davranışınızla büyür büyür büyür hem kendi insanınıza, hem de bütün dünyaya Türk milletinin unutulmaz bir mesajını vermiş olursunuz. *** Ben de Orhan Pamuk'u karşılamaya gideceğim. Onun siyasi görüşlerine katılmasam bile. Karşılamadaki kalabalıkta ne ben onu göreceğim, ne de o beni... Olsun... Benim torunlarıma bırakacağım bir bavulum yok ama, küçük not defterine Orhan Pamuk'u karşılamaya gittim diye bir not düşeceğim...